Kabiliyetli bir asker olduğu kadar iyi bir araştırmacı ve yazar da olan Ahmed Muhtar Paşa, bu eserinde okuyucuyu 1660lı yılların hareketli serhat boylarına götürüyor. Osmanlı-Avrupa sınırındaki Sengotar kasabası civarında, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile Monte Kukuli komutasındaki Avusturya ve müttefikleri ordusu karşı karşıya geliyorlar. Osmanlılar için uzun süreli ve sonuç itibariyle başarılı geçen savaşın talihsizce nihayetlenen bir cephesinden ibaret olan çatışma, muhatapları tarafından dünyaya kendi zaferleri olarak sunulmuştur. Bu kitap, Sengotarda yaşananları değişik kaynaklardan faydalanarak tarafsız bir gözle açıklamak amacıyla yazılmıştır. Eserde, Osmalının, ordu yönetimi, harp taktikleri, askeri karakteri ve diğer devletlerle ilişkileri ayrıntılı bir biçimde tasvir ediliyor. Yaşanan savaşın, tanıklarının gözlerinde nasıl öznel bir görüntüye büründüğü, kendisi de önemli bir asker olan yazarının ciddi ve akıcı üslubuyla gözler önüne seriliyor. Kitap, Osmanlı-Avrupa ilişkileri konusunda çalışan tarihçiler, savaş tarihi konularıyla ilgilenen araştırmacılar ve tarihsel bir olayın kişisel yorumların ötesineki gerçekliğini merak eden okuyucular için değerli bir kaynak niteliği taşımakta.
Kabiliyetli bir asker olduğu kadar iyi bir araştırmacı ve yazar da olan Ahmed Muhtar Paşa, bu eserinde okuyucuyu 1660lı yılların hareketli serhat boylarına götürüyor. Osmanlı-Avrupa sınırındaki Sengotar kasabası civarında, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile Monte Kukuli komutasındaki Avusturya ve müttefikleri ordusu karşı karşıya geliyorlar. Osmanlılar için uzun süreli ve sonuç itibariyle başarılı geçen savaşın talihsizce nihayetlenen bir cephesinden ibaret olan çatışma, muhatapları tarafından dünyaya kendi zaferleri olarak sunulmuştur. Bu kitap, Sengotarda yaşananları değişik kaynaklardan faydalanarak tarafsız bir gözle açıklamak amacıyla yazılmıştır. Eserde, Osmalının, ordu yönetimi, harp taktikleri, askeri karakteri ve diğer devletlerle ilişkileri ayrıntılı bir biçimde tasvir ediliyor. Yaşanan savaşın, tanıklarının gözlerinde nasıl öznel bir görüntüye büründüğü, kendisi de önemli bir asker olan yazarının ciddi ve akıcı üslubuyla gözler önüne seriliyor. Kitap, Osmanlı-Avrupa ilişkileri konusunda çalışan tarihçiler, savaş tarihi konularıyla ilgilenen araştırmacılar ve tarihsel bir olayın kişisel yorumların ötesineki gerçekliğini merak eden okuyucular için değerli bir kaynak niteliği taşımakta.