Ölüm karşısındaki korkusunu sık sık dile getirmiş olan de Beauvoir, ölümcül hasta annesinin başında ölümü bambaşka bir gözle görmeye başladığını, başkalarının ölümünü aklı başında bir seyirci gibi izlemekten vazgeçtiğini anlatıyor. Bir can çekişme sürecinin sergilendiği bu kitapta incelik, güzellik, fazla duygululuk aranamaz, ama öz yazma kaygısı yazarı arınmış, süzülmüş bir ifade gücüne ulaştırıyor.
Ölüm karşısındaki korkusunu sık sık dile getirmiş olan de Beauvoir, ölümcül hasta annesinin başında ölümü bambaşka bir gözle görmeye başladığını, başkalarının ölümünü aklı başında bir seyirci gibi izlemekten vazgeçtiğini anlatıyor. Bir can çekişme sürecinin sergilendiği bu kitapta incelik, güzellik, fazla duygululuk aranamaz, ama öz yazma kaygısı yazarı arınmış, süzülmüş bir ifade gücüne ulaştırıyor.
Ah bir de güncel Türkçe kullanılsaydı çeviride on numara kitaptı.
Simone de Beauvoir annesi üzerinden hayat- ölüm ve kadınların toplumdaki yerini sorguluyor. Onun kişisel deneyimlerinin hayatına nasıl yön verdiğini daha iyi anlıyorsunuz. Annesi gibi olmak istemediğini fark ediyorsunuz. Konu bilindik olmakla birlikte yazar ve yaşamı eseri çekici kılıyor.