Türkiyeli Ermeniler yıllardır sürdürdükleri sessizliklerini yayınladıkları „Sessizliğin Sesi Türkiyeli Ermeniler konuşuyor“ kitabıyla bozdu.
Uluslararası Hrant Dink Vakfı’nın yaptığı sözlü tarih çalışmasının sonucu olan kitapla Türkiyeli Ermeniler, ‘Bugüne kadar sustuk da ne oldu’ diyor ve yaşadıklarını gelecek kuşaklara taşımak istediklerini belirtiyor. Kitabı derleyen ve sözlü tarih çalışmasının koordinatörlüğünü yapan Ferda Balancar, kitaba ilişkin önemli bilgiler verdi. Uluslararası Hrant Dink Vakfı’nın kuruluş amaçlarından birinin Türkiye’deki Ermenilerin hafızalarında taşıdıkları anıları kayıt altına almak, yazılı hale getirmek olduğunu dile getiren Balancar, „Bu çerçevede yapılan projelerden biri de bu bizim yaptığımız sözlü tarih çalışmasıydı. Bu çalışma için 40 tane Ermeni ile sözlü tarih mülakatı yaptık. Doğdukları günden bu yana neler yaşadılar, ailelerinden kendilerine neler aktarılmış ve onlar gelecek kuşaklara neler anlatacaklar“ dedi.
Hrant Dink güven veriyor
Çalışmanın geçtiğimiz Aralık ayında tamamlandığını aktaran Balancar, „Kitaba 40 mülakattan birbirine daha az benzeyen 15 hikayeyi seçtik. 19 yaşından 70 yaşına kadar 7’si erkek 8’i kadın farklı sınıflardan insanlar. Aralarında sanayici, işçi-emekçi, öğrenci var“ diye konuştu. Çalışmayı yaparken insanların konuşmak konusunda tedirgin olduklarını dile getiren Ferda Balancar, „Hrant Dink Vakfı olunca insanlarda bir güven oluşuyor. İnsanlar artık yaşlandıkça hikayelerini, hafızalarında taşıdıkları şeyleri anlatmak ve hakikatten bunları yazılı hale getirmek istiyorlar. Korku çekingenlik, tereddüt var ama aynı zamanda, anlatma isteği de var. Buradakiler sadece doğuştan Ermeni olarak doğup büyüyenler değil, aileleri Müslümanlaştırmış olup daha sonra kimliğine dönenler ya da hala kimliğini gizlemek zorunda olanlar var“ dedi.
19 Ocak milat
19 Ocak 2007’nin Ermeniler için bir milat olduğunu anlatan Balancar, şunları söyledi:19 Ocak Ermenilerin, kendisiyle, içinde yaşadığı toplumla hesaplaşma anı oldu. (Hem Türkiye toplumu genel olarak hem de Ermeni toplumu) Görüştüğümüz hemen hemen herkesin 19 Ocak’la ilgili kişisel bir anısı var. ‘Hrant olmasaydı biz suskun kalacaktık. O bu suskunluğu yırttı. Biz de arkasından gitmeliyiz, elimizden ne geliyorsa yapmalıyız’ diyorlar.
Şunu söyleyeyim 10 sene önce böyle bir şey yapmaya kalksaydınız muhtemelen konuşacak insan bulamazdınız. Türkiyeli Ermeniler geçmişe göre daha fazla konuşma isteği taşıyorlar, konuşuyorlar.
DİCLE MÜFTÜOĞLU
Türkiyeli Ermeniler yıllardır sürdürdükleri sessizliklerini yayınladıkları „Sessizliğin Sesi Türkiyeli Ermeniler konuşuyor“ kitabıyla bozdu.
Uluslararası Hrant Dink Vakfı’nın yaptığı sözlü tarih çalışmasının sonucu olan kitapla Türkiyeli Ermeniler, ‘Bugüne kadar sustuk da ne oldu’ diyor ve yaşadıklarını gelecek kuşaklara taşımak istediklerini belirtiyor. Kitabı derleyen ve sözlü tarih çalışmasının koordinatörlüğünü yapan Ferda Balancar, kitaba ilişkin önemli bilgiler verdi. Uluslararası Hrant Dink Vakfı’nın kuruluş amaçlarından birinin Türkiye’deki Ermenilerin hafızalarında taşıdıkları anıları kayıt altına almak, yazılı hale getirmek olduğunu dile getiren Balancar, „Bu çerçevede yapılan projelerden biri de bu bizim yaptığımız sözlü tarih çalışmasıydı. Bu çalışma için 40 tane Ermeni ile sözlü tarih mülakatı yaptık. Doğdukları günden bu yana neler yaşadılar, ailelerinden kendilerine neler aktarılmış ve onlar gelecek kuşaklara neler anlatacaklar“ dedi.
Hrant Dink güven veriyor
Çalışmanın geçtiğimiz Aralık ayında tamamlandığını aktaran Balancar, „Kitaba 40 mülakattan birbirine daha az benzeyen 15 hikayeyi seçtik. 19 yaşından 70 yaşına kadar 7’si erkek 8’i kadın farklı sınıflardan insanlar. Aralarında sanayici, işçi-emekçi, öğrenci var“ diye konuştu. Çalışmayı yaparken insanların konuşmak konusunda tedirgin olduklarını dile getiren Ferda Balancar, „Hrant Dink Vakfı olunca insanlarda bir güven oluşuyor. İnsanlar artık yaşlandıkça hikayelerini, hafızalarında taşıdıkları şeyleri... tümünü göster
Karton Cilt, 168 sayfa
12Ocak2012 tarihinde, Hrant Dink Vakfı Yayınları tarafından yayınlandı