1975 yılında, sanat tarihçisi Leo Hertzberg, New York galerilerinden birinde tanınmamış bir ressam tarafından yapılmış olağanüstü bir resim keşfeder. Yapıtı satın alır, tabloyu yapan ressam Bill Wechsleri bulur ve iki adam, yaşam boyu sürecek bir dostluğa adım atarlar.Leonun 25 yıla yayılan öyküsü, kendi ailesiyle Billin ailesi arasında oğullarının doğumu, Billin ilk evliliğinin çöküşü ve ikincisinin mutlu yılları, iki ailenin SoHoda aynı apartmanda yaşadıkları ve yazları Vermontta aynı evi paylaştıkları dönemler boyunca gelişen ilişkinin izini sürüyor. Ama kendileri ve eşleri arasındaki bağlar, önce trajediyle, sonra yavaş yavaş ama aşındırarak yüzeye çıkan korkunç bir ikiyüzlülükle zedeleniyor.Sevdiklerim, içten anlatımı ve içeriğinin göz kamaştırıcılığıyla, giderek tırmanan tehdit duygusunu, olağanüstü bir titizlikle gözlemlenmiş bir ressam portresiyle ve özellikle ana-babalık, evlilik, cinsellik ve kardeşlik ilişkileriyle harmanlıyor. İç dünyalardan dış dünyalara, özelin derinliklerinden aleniye, akıl hastalıklarından toplumsal hastalıklara doğru hiç durmadan hareket ederek aşk, kayıp, ihanet ve günümüz dünyasının anlamını irdelemek üzerine çok güzel bir inceleme. Kitabın ilginç bir özelliği de, Siri Hustvedt - Paul Auster çiftinin yaşamlarındaki olaylarla paralellik taşıması.
1975 yılında, sanat tarihçisi Leo Hertzberg, New York galerilerinden birinde tanınmamış bir ressam tarafından yapılmış olağanüstü bir resim keşfeder. Yapıtı satın alır, tabloyu yapan ressam Bill Wechsleri bulur ve iki adam, yaşam boyu sürecek bir dostluğa adım atarlar.Leonun 25 yıla yayılan öyküsü, kendi ailesiyle Billin ailesi arasında oğullarının doğumu, Billin ilk evliliğinin çöküşü ve ikincisinin mutlu yılları, iki ailenin SoHoda aynı apartmanda yaşadıkları ve yazları Vermontta aynı evi paylaştıkları dönemler boyunca gelişen ilişkinin izini sürüyor. Ama kendileri ve eşleri arasındaki bağlar, önce trajediyle, sonra yavaş yavaş ama aşındırarak yüzeye çıkan korkunç bir ikiyüzlülükle zedeleniyor.Sevdiklerim, içten anlatımı ve içeriğinin göz kamaştırıcılığıyla, giderek tırmanan tehdit duygusunu, olağanüstü bir titizlikle gözlemlenmiş bir ressam portresiyle ve özellikle ana-babalık, evlilik, cinsellik ve kardeşlik ilişkileriyle harmanlıyor. İç dünyalardan dış dünyalara, özelin derinliklerinden aleniye, akıl hastalıklarından toplumsal hastalıklara doğru hiç durmadan hareket ederek aşk, kayıp, ihanet ve günümüz dünyasının anlamını irdelemek üzerine çok güzel bir inceleme. Kitabın ilginç bir özelliği de, Siri Hustvedt - Paul Auster çiftinin yaşamlarındaki olaylarla paralellik taşıması.