“Eğer yeterince beklersem, Fidel gelecek. Belki şafak alacasında cipiyle gelecek. Arka kapıdan girecek, yanıma oturacak ve ‘Alemanita, nasılsın?’ diyecek. Ve ben mutluluktan ağlayacağım. Fidel benim ruhuma kazındı.”
Marita Lorenz’in hayatı, nefes kesici bir macera romanını andırıyor: Bergen-Belsen Nazi Toplama Kampı’nda geçirilen azap dolu günler, savaş, tecavüz, CIA ajanlığı, mafya, yağmur ormanlarında tutsaklık... ve tabii milyonların sevgilisi büyük Commandante Fidel Castro ile yaşanan aşk öyküsü... Akıllara durgunluk veren bu hatıraları okurken, cesur ama yaralı bir kadın-çocuğu tanıyoruz. Aynı zamanda da, onun gözünden, kendini “Ben Küba’yım,” diye tanımlayan Castro’nun insani hallerine tanık oluyoruz.
“Eğer yeterince beklersem, Fidel gelecek. Belki şafak alacasında cipiyle gelecek. Arka kapıdan girecek, yanıma oturacak ve ‘Alemanita, nasılsın?’ diyecek. Ve ben mutluluktan ağlayacağım. Fidel benim ruhuma kazındı.”
Marita Lorenz’in hayatı, nefes kesici bir macera romanını andırıyor: Bergen-Belsen Nazi Toplama Kampı’nda geçirilen azap dolu günler, savaş, tecavüz, CIA ajanlığı, mafya, yağmur ormanlarında tutsaklık... ve tabii milyonların sevgilisi büyük Commandante Fidel Castro ile yaşanan aşk öyküsü... Akıllara durgunluk veren bu hatıraları okurken, cesur ama yaralı bir kadın-çocuğu tanıyoruz. Aynı zamanda da, onun gözünden, kendini “Ben Küba’yım,” diye tanımlayan Castro’nun insani hallerine tanık oluyoruz.
312 sayfa
İletişim Yayınları tarafından yayınlandı