Sevmenin Zamanı bağnazlık ve ırkçılığın yol açtığı yıkımlar ve her şeye rağmen mutluluğu "inşa etme" gayretlerine dair sıcacık, ama sarsıcı bir roman.
Sevinç içinde olduğumuzda gözyaşlarını aklımıza getirmemiz zordur, keza dans ederken matemi göze almak ya da etrafımızda her şey yıkılırken her şeyin yeniden inşa edilebileceğini hayal etmek... Zaman insanoğluna armağanlar sunan bir hazine değildir. Hiçbir dakikasının içinde bir şey yoktur. Her dakikası, insanoğlu onu ne yapacaksa sadece odur. Ve böylece içkindir zaman, her var olanın zerresinde. Zaman bize hediye edilmiş boş bir defter gibidir, ne yazılırsa o okunur.
1940lı yılların ilk yarısı… Dünyanın kaderini değiştiren, yaşamları altüst eden ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı İkinci Dünya Savaşı yılları…
Her şey yıkılır, insanlık savaşın, hoşgörüsüzlüğün girdabına kapılmış akıl almaz bir hızla yok oluşa doğru sürüklenirken, ikisi de İstanbul Tıp Fakültesinde öğrenci, biri Müslüman diğeri Yahudi, iki genç aşka düşerler.
Her şeye ve herkese inat imkânsız bir aşk filizlenir aralarında. Kızın ailesi Odessa'dan göç etmiştir, erkeğinki ise Balkanlardan. Ve zoraki göçlerin İstanbul'da buluşturduğu iki ailenin dramına eşlik eden bu büyük sevgi nice sınavlardan geçmek zorundadır.
Sevmenin Zamanı bağnazlık ve ırkçılığın yol açtığı yıkımlar ve her şeye rağmen mutluluğu "inşa etme" gayretlerine dair sıcacık, ama sarsıcı bir roman.
Sevinç içinde olduğumuzda gözyaşlarını aklımıza getirmemiz zordur, keza dans ederken matemi göze almak ya da etrafımızda her şey yıkılırken her şeyin yeniden inşa edilebileceğini hayal etmek... Zaman insanoğluna armağanlar sunan bir hazine değildir. Hiçbir dakikasının içinde bir şey yoktur. Her dakikası, insanoğlu onu ne yapacaksa sadece odur. Ve böylece içkindir zaman, her var olanın zerresinde. Zaman bize hediye edilmiş boş bir defter gibidir, ne yazılırsa o okunur.
1940lı yılların ilk yarısı… Dünyanın kaderini değiştiren, yaşamları altüst eden ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı İkinci Dünya Savaşı yılları…
Her şey yıkılır, insanlık savaşın, hoşgörüsüzlüğün girdabına kapılmış akıl almaz bir hızla yok oluşa doğru sürüklenirken, ikisi de İstanbul Tıp Fakültesinde öğrenci, biri Müslüman diğeri Yahudi, iki genç aşka düşerler.
Her şeye ve herkese inat imkânsız bir aşk filizlenir aralarında. Kızın ailesi Odessa'dan göç etmiştir, erkeğinki ise Balkanlardan. Ve zoraki göçlerin İstanbul'da buluşturduğu iki ailenin dramına eşlik eden bu büyük sevgi nice sınavlardan geçmek zorundadır.
Frida ile İsmail'in aşkı bana hiç inandırıcı gelmedi. İsmail kaba ve soğuktu bence. Yazar dönemi çok iyi işlese de kendine konu olarak bu tutuk aşkı seçmek yerine Şulman ailesini merkeze alan bir kurgu oluştursaymış çok daha iyi olabilirmiş. Ayrıca uzun tıbbi açıklamaları da gereksiz buldum.
Romanın en iyi tarafı dönemin ambiansını çok iyi vermesi ve pek basedilmeyen konulara değinmesiydi. Ayrıca yazarın roman için çok araştırma yaptığı da belli oluyor. Bunu da takdir ettim.
Karton Cilt, 400 sayfa
2011 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı