“Üstün ve fazilet sahibi kimseler şüyle dursun, deperli, mükellef kimselerin bilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de kaza, kader, hikmet ve sebepler ile ilgili varid olmuş hususları bilmektir. Bu bilgi en yüce maksatlardan birisidir. Ona iman, tevhid değirmeninin etrafında döndüğü kutbe ve düzeni, din-i mübin İslam’ın başlangıcı ve nihayetidir. Ona iman, imanın rükünlerinden birisidir, ihsanın kendisine raci olduğu esası ve temelidir. Bütün hallerinde onun etrafında döner, dolaşır....
Bu hususta akıl sahiplerinin pek çoğunluğu her bir vadiyi izlemiş, her bir yoldan gitmiş, her bir dar geçiti kat etmeye çalışmış, kolay zor demeden her bir şeye kalkışmış, onu bilmeye, hakikatine vakıf olmaya çalışmışlardır. Eski yeni bütün ümmetler onun hakkında söz söylemiş, ısrarlı bir şekilde onun nihai hedefine yürümek için yol alıp durmuşlardır. Aralarındaki ayrılık ve farklılıklara rağmen bütün fırkalar ona dalmış, kitap yazan müellifler bu alanda türlü, çeşitli eserler yazmışlardır. Bu husus hakkında kendi kendisine bir şeyler söylemeyen, bu alanda gerçek bilgiye ulaşmaya çalışmayan hiç bir kimse yoktur. Bununla birlikte herkes bu alanda kendi kendisine tereddütlü ve kararsız yahut hem cinsleriyle tartışmaktadır. Herkes kendisi adına başgasının doğruluğuna inanmadığı bir görüş seçmiş ve ondan başkasını beğenmemektedir. Vahye sımsıkı sarılanlar dışında hepsi de doğru yolun dışında kalan ve kabul olunmayan bir gidiş tutturmuşlardır. Hepsinin de yüzüne karşı hidayet kapısı kapalıdır. Bunlar faydası olmayan bir bilgiyi yudumlamışlar, kokuşmuş bir su içerek kanmaya çalışmışlardır. Çeşitli düşüncelerin kapıları dolaşmışlar, en değersiz görüş ve gayelere ulaşmışlardır. Açlığa karşı hiçbir faydası olmayan ve semirtmeyen türden sahip olduğu bilgiden ötürü sevinmiş, hakkında güzel zan beslediği kimselerin görüşlerini şeriat olarak indirilmiş olan vahyin önüne, Peyganbere kadar ulaşan nassın önüne geçirmiştir.”
“Üstün ve fazilet sahibi kimseler şüyle dursun, deperli, mükellef kimselerin bilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de kaza, kader, hikmet ve sebepler ile ilgili varid olmuş hususları bilmektir. Bu bilgi en yüce maksatlardan birisidir. Ona iman, tevhid değirmeninin etrafında döndüğü kutbe ve düzeni, din-i mübin İslam’ın başlangıcı ve nihayetidir. Ona iman, imanın rükünlerinden birisidir, ihsanın kendisine raci olduğu esası ve temelidir. Bütün hallerinde onun etrafında döner, dolaşır....
Bu hususta akıl sahiplerinin pek çoğunluğu her bir vadiyi izlemiş, her bir yoldan gitmiş, her bir dar geçiti kat etmeye çalışmış, kolay zor demeden her bir şeye kalkışmış, onu bilmeye, hakikatine vakıf olmaya çalışmışlardır. Eski yeni bütün ümmetler onun hakkında söz söylemiş, ısrarlı bir şekilde onun nihai hedefine yürümek için yol alıp durmuşlardır. Aralarındaki ayrılık ve farklılıklara rağmen bütün fırkalar ona dalmış, kitap yazan müellifler bu alanda türlü, çeşitli eserler yazmışlardır. Bu husus hakkında kendi kendisine bir şeyler söylemeyen, bu alanda gerçek bilgiye ulaşmaya çalışmayan hiç bir kimse yoktur. Bununla birlikte herkes bu alanda kendi kendisine tereddütlü ve kararsız yahut hem cinsleriyle tartışmaktadır. Herkes kendisi adına başgasının doğruluğuna inanmadığı bir görüş seçmiş ve ondan başkasını beğenmemektedir. Vahye sımsıkı sarılanlar dışında hepsi de doğru yolun dışında kalan ve kabul olunmayan bir gidiş tutturmuşlardır. Hepsinin de yüzüne karşı hidayet kapısı kapalı... tümünü göster
704 sayfa
ümmülkura yayınevi tarafından yayınlandı