Sorunların İntikamı: Çözemeyeni Çözerler

Antropolog ve tarihçi Joseph A. Tainter (Complexity, problem solving and sustainable societies) başlıklı makalesinde, bir toplumda çeşitli sorunları çözmekle görevli kurumların başarı ya da başarısızlıklarının, o toplumun sürdürülebilirlik ya da çöküşünü belirlediğini; sosyal karmaşıklık ve o karmaşıklığın enerji yoluyla sübvansiyonu arasındaki azalan getiri ilişkisinin negatife dönmesi halinde karmaşıklığın yönetilemez hale gelip çöküş sürecinin başladığını tartışmakta, Roma imparatorluğu gibi birkaç toplumun çöküşlerini de örnek olarak vermektedir.
Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünde de benzer motifler bulunduğunu, ama çöküşün küllerinden doğan cumhuriyetin kültürel karmaşıklığı yönetebilme -bu kitaptaki karşılığı ile Sorun Çözme Kabiliyeti- genlerinin de Tainterin teşhisinin izlerini taşıdığı kuşkusu yersiz sayılmamalıdır.
Bu yaklaşım, bir damla petrol = bir damla kan ilkesinin geçerli olduğu günümüzde, enerjinin niçin bu denli önemsendiği, mevcut ve potansiyel enerji kaynağı -Türkiye gibi- ülkelerin "büyük satranç tahtası"nda niçin önemli taşlar sayıldığını anlatıyor. İlk bakışta zor farkedilse de, gelişmiş ülkelerin aslında yüksek karmaşıklık düzeyindeki yaşamlarını sürdürebilmelerinin ancak enerji ile mümkün olabildiği, giderek artan karmaşıklığın ise yeni enerji kaynaklarına ihtiyaç demek olduğu anlaşılabiliyor.
Bununla eşit önemdeki ikinci nokta, genetik evrim açısından değil, ama kültürel evrim açısından anlamlı süreler boyunca itaat-biat kültürüyle
yaşamış toplumlarda oluşmuş karmaşıklığı yönetebilme (sorun çözme) katiyeti yetmezliğinin bir genetik yazgıya dönüşüp dönüşmediğidir. İkili Kalıiım Kuramı bunun göz ardı edilmemesini söylüyor.
Bu yaşamsal konu üzerinde başlatılabilecek odaklanmanın toplum gündemine taşınarak, gündelik çekişmelerin dışında bir "derinden iyileşme" sürecini başlatabileceği ümit edilmektedir.

Antropolog ve tarihçi Joseph A. Tainter (Complexity, problem solving and sustainable societies) başlıklı makalesinde, bir toplumda çeşitli sorunları çözmekle görevli kurumların başarı ya da başarısızlıklarının, o toplumun sürdürülebilirlik ya da çöküşünü belirlediğini; sosyal karmaşıklık ve o karmaşıklığın enerji yoluyla sübvansiyonu arasındaki azalan getiri ilişkisinin negatife dönmesi halinde karmaşıklığın yönetilemez hale gelip çöküş sürecinin başladığını tartışmakta, Roma imparatorluğu gibi birkaç toplumun çöküşlerini de örnek olarak vermektedir.
Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünde de benzer motifler bulunduğunu, ama çöküşün küllerinden doğan cumhuriyetin kültürel karmaşıklığı yönetebilme -bu kitaptaki karşılığı ile Sorun Çözme Kabiliyeti- genlerinin de Tainterin teşhisinin izlerini taşıdığı kuşkusu yersiz sayılmamalıdır.
Bu yaklaşım, bir damla petrol = bir damla kan ilkesinin geçerli olduğu günümüzde, enerjinin niçin bu denli önemsendiği, mevcut ve potansiyel enerji kaynağı -Türkiye gibi- ülkelerin "büyük satranç tahtası"nda niçin önemli taşlar sayıldığını anlatıyor. İlk bakışta zor farkedilse de, gelişmiş ülkelerin aslında yüksek karmaşıklık düzeyindeki yaşamlarını sürdürebilmelerinin ancak enerji ile mümkün olabildiği, giderek artan karmaşıklığın ise yeni enerji kaynaklarına ihtiyaç demek olduğu anlaşılabiliyor.
Bununla eşit önemdeki ikinci nokta, genetik evrim açısından değil, ama kültürel evrim açısından anlamlı süreler boyunca itaat-biat kültürüyle
yaşa... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Ciltsiz, 2. baskı, 226 sayfa
2011 tarihinde, Pegem Akademi Yayıncılık tarafından yayınlandı


ISBN
9786053641384
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: kişisel gelişim

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

beyzaaa
1 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski