Sosyal Devlet Bitti, Yaşasın Piyasa!

21. yüzyıla gelindiğinde, ekonomik ve ideollojik egemenliğini büyük ölçüde üçüncü yol iktidarlara bile kabul ettiren yeni liberal politikaların, bireysel özgürlüğü ve çıkarları savunmakla birlikte, toplumdaki tüm birey ve grupları özgürleştirmeyi amaçladığı savunulamaz. Apolitik bir toplum modelinin, var olan toplumsal eşitsizlikleri daha da artırabileceği göz ardı edilmemelidir. Bireyin ve toplumların özgürleşmeleri, siyasal yapıların demokratik gelişmişlik ve ekonomik refah düzeylerine bağlı olduğundan, bunun gerçekleşmesi, ne yeni liberallerin önerdikleri apolitik bir siyaset ve toplum modeliyle, ne otoriter ve kontrol eden devlet anlayışıyla, ne ataerkil ve aşırı müdaheleci Keynesci refah modeliyle, ne de Wallersteinın ileri sürdüğü gibi tek başına bireysel ütopyalarla gerçekleşebilir. Burada çözümlenmesi gereken temel sorunsal, birey-piyasa-devlet ilişkilerinin biçimi ve içeriğidir. Ancak, bireylerin ya da kategorik grupların (yaşlılar, özürlüler, çocuklar, kadınlar, yoksullar v.s.) karşı karşıya kaldıkları, kişisel ve toplumsal nedenlerden ya da serbest piyasa dinamiklerinden kaynaklanan sınırlılıklarını ve yoksunluklarını aşmalarında, ne piyasa ne de devlet tek başına yeterli olamamıştır. Belki de çözüm, hem bireylerin, hem de toplumların sosyal adalet ve fırsat eşitliği temelinde, birlikte özgürleşmelerini sağlayabilecekleri, çoğulcu, katılımcı demokratik ve eşitlikçi bir toplum modeliyle mümkün olabilir. Toplumun ve bireylerinin bu amaçlarını gerçekleştirebilmelerine, piyasanın ve devletin nasıl ve ne ölçüde yardımcı olacağı, yine öngörülen ilkeler etrafında bireylerin ve toplumun kendisi tarafından belirlenecektir.

21. yüzyıla gelindiğinde, ekonomik ve ideollojik egemenliğini büyük ölçüde üçüncü yol iktidarlara bile kabul ettiren yeni liberal politikaların, bireysel özgürlüğü ve çıkarları savunmakla birlikte, toplumdaki tüm birey ve grupları özgürleştirmeyi amaçladığı savunulamaz. Apolitik bir toplum modelinin, var olan toplumsal eşitsizlikleri daha da artırabileceği göz ardı edilmemelidir. Bireyin ve toplumların özgürleşmeleri, siyasal yapıların demokratik gelişmişlik ve ekonomik refah düzeylerine bağlı olduğundan, bunun gerçekleşmesi, ne yeni liberallerin önerdikleri apolitik bir siyaset ve toplum modeliyle, ne otoriter ve kontrol eden devlet anlayışıyla, ne ataerkil ve aşırı müdaheleci Keynesci refah modeliyle, ne de Wallersteinın ileri sürdüğü gibi tek başına bireysel ütopyalarla gerçekleşebilir. Burada çözümlenmesi gereken temel sorunsal, birey-piyasa-devlet ilişkilerinin biçimi ve içeriğidir. Ancak, bireylerin ya da kategorik grupların (yaşlılar, özürlüler, çocuklar, kadınlar, yoksullar v.s.) karşı karşıya kaldıkları, kişisel ve toplumsal nedenlerden ya da serbest piyasa dinamiklerinden kaynaklanan sınırlılıklarını ve yoksunluklarını aşmalarında, ne piyasa ne de devlet tek başına yeterli olamamıştır. Belki de çözüm, hem bireylerin, hem de toplumların sosyal adalet ve fırsat eşitliği temelinde, birlikte özgürleşmelerini sağlayabilecekleri, çoğulcu, katılımcı demokratik ve eşitlikçi bir toplum modeliyle mümkün olabilir. Toplumun ve bireylerinin bu amaçlarını gerçekleştirebilmelerine... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9789758565177

Etiketler: sosyoloji

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski