Sözleşmeli Evlilik

Dione, efsanevi Theo Tsardikos'un ofisinin kapısında dikilirken.
derin bir nefes aldı. Birazdan onunla tanışacaktı.
Yunanistan'ın en başarılı iş adamıyla karşılaşacak ve ondan para isteyecekti.
Hatta yalvaracak, kendisini acındıracak. bir anlamda dilenecekti.
Kahretsin!
Babasının yaşamı, bu görüşmede ne kadar başarılı olacağına bağlıydı.
Ancak, bu iki adam kanlı bıçaklı düşmanken, bu görüşmenin başarılı
geçmesi mümkün müydü?
　Theo nedense gülümsedi ve bembeyaz dişleri ortaya çıktığında,
Dione onu avının üzerine atlamak için fırsat kollayan bir kaplana
benzetti. Gömleğinin kollarını kıvırmış, masasında olabileceği en
rahat pozisyonda oturmuş ve hayati hafife alan biri gibi
görünüyordu, ama Dione onun bir tilki kadar kurnaz
olduğundan emindi.
.Theo biçimli dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme ve
gözlerinde ürkütücü bir parıltıyla arkasına yaslandı.
"Başka bir çözüm de olabilir," dedi sıradan bir şey söylüyormuşçasına.
Dione'nin kalbi umutla doldu.
"Babanın işini kurtarabilirim... Bir şartla."
"Nedir?" diye sordu Dione hevesle.
Theo cevap vermeden önce, uzun bir sessizlik oldu.
Bu sırada Theo'nun gözleri, arsızca Dione'nin vücudunda dolaştı.
Dione her ne kadar iliklerine kadar titrediyse de,
Theo'nun bakışlarının kendisini ne denli rahatsız ettiğini,
ona hissettirmemeye çalıştı. Ellerini kucağında kenetleyip,
kımıldamadan oturdu ve onun söyleyeceklerini bekledi.
"Benim karım olursan."
Dione farkında olmadan ayağa fırladı. Yaşamında hiçbir şeye bu
kadar şaşırmamıştı. Tamamen yabancı bir adam karşısına geçmiş
evlilikten söz ediyordu. Aklını kaçırmış olmalıydı.
"Hayatımda bu kadar saçma sapan bir teklifle karşılaşmadım. Hiç
tanımadığım biriyle evlenebileceğim fikrine de nereden kapıldınız?"
Theo'nun dudaklarından belli belirsiz bir gülümseme geçti.
"Babana çok bağlı olduğunu düşünmüştüm.
Aksi halde burada olmazdın."
"Elbette bağlıyım. Ama bu kendimi bir yabancıya satmamı gerektirmiyor."
"Sen bilirsin. Cevabın hayırsa. tartışacağımız bir şey yok."
"Elbette cevabım hayır. Siz beni ne sanmıştınız?"
Dione hışımla dönüp, ofisten çıktı.
Arkasından Theo'ııun yankılanan sesini işitti.
"Fikrini değiştirecek olursan, buradayım."
"O zaman ömür boyu bekleyeceksin." diye
bağırdı Dione. omzunun üzerinden.

Dione, efsanevi Theo Tsardikos'un ofisinin kapısında dikilirken.
derin bir nefes aldı. Birazdan onunla tanışacaktı.
Yunanistan'ın en başarılı iş adamıyla karşılaşacak ve ondan para isteyecekti.
Hatta yalvaracak, kendisini acındıracak. bir anlamda dilenecekti.
Kahretsin!
Babasının yaşamı, bu görüşmede ne kadar başarılı olacağına bağlıydı.
Ancak, bu iki adam kanlı bıçaklı düşmanken, bu görüşmenin başarılı
geçmesi mümkün müydü?
　Theo nedense gülümsedi ve bembeyaz dişleri ortaya çıktığında,
Dione onu avının üzerine atlamak için fırsat kollayan bir kaplana
benzetti. Gömleğinin kollarını kıvırmış, masasında olabileceği en
rahat pozisyonda oturmuş ve hayati hafife alan biri gibi
görünüyordu, ama Dione onun bir tilki kadar kurnaz
olduğundan emindi.
.Theo biçimli dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme ve
gözlerinde ürkütücü bir parıltıyla arkasına yaslandı.
"Başka bir çözüm de olabilir," dedi sıradan bir şey söylüyormuşçasına.
Dione'nin kalbi umutla doldu.
"Babanın işini kurtarabilirim... Bir şartla."
"Nedir?" diye sordu Dione hevesle.
Theo cevap vermeden önce, uzun bir sessizlik oldu.
Bu sırada Theo'nun gözleri, arsızca Dione'nin vücudunda dolaştı.
Dione her ne kadar iliklerine kadar titrediyse de,
Theo'nun bakışlarının kendisini ne denli rahatsız ettiğini,
ona hissettirmemeye çalıştı. Ellerini kucağında kenetleyip,
kımıldamadan oturdu ve onun söyleyeceklerini bekledi.
"Benim karım o... tümünü göster