1960tan 1980lerin ortalarına kadar yazdığı ve yayınladığı tarihi romanlarla büyük ilgi gören Bekir Büyükarkın 25 yıllık bir aradan sonra yeniden okuyucularıyla buluşuyor. Ülkemizde tarihi romancılığın kilometre taşı hükmündeki isimlerinden biri olan Bekir Büyükarkının akıcı ve sürükleyici üslubuyla okurlarımızı tarih yolculuğuna davet ediyoruz. Unutulmuş, tarihin karanlıklarına gömülmüş, hatta kin ve haset yüzünden izleri, eserleri silinmiş öyle kişiler vardır ki, yüzyıllar geçse dahi nesiller, onların yaptıklarını öğrenirse içinde bulundukları devrin sosyal, politik ve ekonomik yönlerinin hattâ geleceğin mânâsını çok daha fazla değerlendirebilirler. İşte, Kurdoğlu Muslihittin Reis de böyle unutulmuş kişilerden biridir. Ne yazık ki, arşivlerimiz, kütüphanelerimiz henüz bize tarihimizin her sahifesini gerektiği kadar önümüze serecek durumda değildir. Şüphesiz ki biz, ilmî seviyede tarihî bir eser kaleme almadık. Sadece tarihî gerçekler içinde kişileri karakterize ederek onların acılarını, sevinçlerini, aşklarını önümüze sermeye çalışıp bir roman meydana getirdik. Tarihin boşluklarını eldeki bilgilerin ışığı altında hayalimiz, mantık ve düşüncelerimizle tamamlamaya gayret ettik. Suların Gölgesinin serin olduğu, denizcilerin son uykularında çok zaman bu gölgeliğe çekildiklerini bildiğimiz için, geçmişten bize seslenen Kurdoğlunun hikâyesine de böyle ad koyduk.
1960tan 1980lerin ortalarına kadar yazdığı ve yayınladığı tarihi romanlarla büyük ilgi gören Bekir Büyükarkın 25 yıllık bir aradan sonra yeniden okuyucularıyla buluşuyor. Ülkemizde tarihi romancılığın kilometre taşı hükmündeki isimlerinden biri olan Bekir Büyükarkının akıcı ve sürükleyici üslubuyla okurlarımızı tarih yolculuğuna davet ediyoruz. Unutulmuş, tarihin karanlıklarına gömülmüş, hatta kin ve haset yüzünden izleri, eserleri silinmiş öyle kişiler vardır ki, yüzyıllar geçse dahi nesiller, onların yaptıklarını öğrenirse içinde bulundukları devrin sosyal, politik ve ekonomik yönlerinin hattâ geleceğin mânâsını çok daha fazla değerlendirebilirler. İşte, Kurdoğlu Muslihittin Reis de böyle unutulmuş kişilerden biridir. Ne yazık ki, arşivlerimiz, kütüphanelerimiz henüz bize tarihimizin her sahifesini gerektiği kadar önümüze serecek durumda değildir. Şüphesiz ki biz, ilmî seviyede tarihî bir eser kaleme almadık. Sadece tarihî gerçekler içinde kişileri karakterize ederek onların acılarını, sevinçlerini, aşklarını önümüze sermeye çalışıp bir roman meydana getirdik. Tarihin boşluklarını eldeki bilgilerin ışığı altında hayalimiz, mantık ve düşüncelerimizle tamamlamaya gayret ettik. Suların Gölgesinin serin olduğu, denizcilerin son uykularında çok zaman bu gölgeliğe çekildiklerini bildiğimiz için, geçmişten bize seslenen Kurdoğlunun hikâyesine de böyle ad koyduk.