Modern Orta Doğu tarihinin en önemli aktörlerinden olan Suriye, gerek bağımsızlık öncesi verdiği mücadele gerekse 1946 yılında kazandığı bağımsızlık sonrası yüzleştiği sorunlar nedeniyle bölgenin en hareketli ülkelerinden birisi olmuştur. 1963 Mart'ında Baslı kadroların yönetime el koyması ile ülke tarihinin seyrinde yaşanan kırılma önce 1966'daki Baas'ın askeri kadrosunun ardından da 1970'de Hafız Esed'in iktidarı ele geçirmesiyle nihai biçimini aldı. İktidarının ilk yıllarından itibaren kontrolü sıkı bir şekilde elinde tutmaya çalışan Esed, varlığını mutlaklaştırdığı ülkesinde siyasi, askeri ve bürokratik yapıyı kendi şahsında bütünleştirerek otoriter bir yapı inşa etti. Rejimin güvenliğini ve sürekliliğini esas alan Esed,ülke içinde baskı mekanizmaları ile halkı sindirmeye çalışırken dış politikada ise farklı kartlara sahip ve mümkün olduğunca açık bir siyaset izlemeye çalıştı. Pragmatik manevralar sayesinde uluslararası güçler arasında bir denge politikası kurmaya çalışan Esed, bir yandan da Arap milliyetçiliği ve İsrail karşıtlığı politikası üzerinden bölgenin liderliğine soyundu.
2000 yılında gerçekleşen ölümünün ardından yerine geçen oğul Beşşar Esed ise babasının geleneksel siyaset anlayışından büyük sapmalar yapmadan iç ve dış siyasette çeşitli açılımlar gerçekleştirmeye çalıştı. Suriye rejiminin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilen bu politikalar belirli düzeyde rahatlık sağlamış olsa da ülkenin siyasal yapısı ve kurumlarında yapısal değişimlere yol açacak düzeyde olmadı. Nitekim Arap Baharı olarak adlandırılan halkların rejimlerine karşı verdikleri bağımsızlık mücadelesinde Suriye'de yaşanan krizin boyutları hem rejimin ülke içinde nasıl bir baskı politikası uyguladığının hem de dış politikada benimsediği anlayış nedeniyle uluslar arası güçler tarafından nasıl desteklendiğine önemli bir örneklik teşkil etmektedir. Bu eser, Suriye'de rejimin nasıl bir siyasal mekanizma inşa ettiğini ortaya koymaya çalışmaktadır. Ayrıca örnek olaylar yoluyla Suriye'de çıkar algısının ne tür değişimler gösterdiği ya da ne tür temellere sahip olduğu sorusu da rejimin dış politika anlayışı çerçevesinde eser içinde cevaplandırılmaya çalışılan sorular arasındadır.
Modern Orta Doğu tarihinin en önemli aktörlerinden olan Suriye, gerek bağımsızlık öncesi verdiği mücadele gerekse 1946 yılında kazandığı bağımsızlık sonrası yüzleştiği sorunlar nedeniyle bölgenin en hareketli ülkelerinden birisi olmuştur. 1963 Mart'ında Baslı kadroların yönetime el koyması ile ülke tarihinin seyrinde yaşanan kırılma önce 1966'daki Baas'ın askeri kadrosunun ardından da 1970'de Hafız Esed'in iktidarı ele geçirmesiyle nihai biçimini aldı. İktidarının ilk yıllarından itibaren kontrolü sıkı bir şekilde elinde tutmaya çalışan Esed, varlığını mutlaklaştırdığı ülkesinde siyasi, askeri ve bürokratik yapıyı kendi şahsında bütünleştirerek otoriter bir yapı inşa etti. Rejimin güvenliğini ve sürekliliğini esas alan Esed,ülke içinde baskı mekanizmaları ile halkı sindirmeye çalışırken dış politikada ise farklı kartlara sahip ve mümkün olduğunca açık bir siyaset izlemeye çalıştı. Pragmatik manevralar sayesinde uluslararası güçler arasında bir denge politikası kurmaya çalışan Esed, bir yandan da Arap milliyetçiliği ve İsrail karşıtlığı politikası üzerinden bölgenin liderliğine soyundu.
2000 yılında gerçekleşen ölümünün ardından yerine geçen oğul Beşşar Esed ise babasının geleneksel siyaset anlayışından büyük sapmalar yapmadan iç ve dış siyasette çeşitli açılımlar gerçekleştirmeye çalıştı. Suriye rejiminin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilen bu politikalar belirli düzeyde rahatlık sağlamış olsa da ülkenin siyasal yapısı ve kurumlarında yapısal ... tümünü göster
Karton Cilt, 216 sayfa
2012 tarihinde, Açılım Kitap tarafından yayınlandı