Doğrusu, tabiat kanunu, sabit olmayan ve değişen bir iradeye değil, varlıkların ezeli dizilişine dayanmaktadır. Çünkü, kanaatimce varlıkların değişmez olan bir takım aslî özellikleri vardır ve bilinen yükümlülükler de buradaki zorunluluktan kaynaklanmaktadır; bu yükümlülüklerin olduklarından başka türlü olmaları imkansızdır. Bunun sebebi, tabiatı ya da daha doğru bir adlandırma ile Tanrının insanı olduğundan farklı yaratmıyor olması değildir. Bu noktada kabul edilmesi gereken gerçek şudur: Madem ki insan, şu anda olduğu gibi, akıl ve diğer yetilerle donatrılmış olarak varkılınmış ve su hayat tarzını yaşamakla programlanmıştır, o halde, onun doğuştan sahip olduğu özellikler insana yüklenmiş olan bazı ödevler olduğunu zorunlu olarak göstermektedir; bu ödevlerin olduklarından başka türlü olması mümkün değildir (...)
Doğrusu, tabiat kanunu, sabit olmayan ve değişen bir iradeye değil, varlıkların ezeli dizilişine dayanmaktadır. Çünkü, kanaatimce varlıkların değişmez olan bir takım aslî özellikleri vardır ve bilinen yükümlülükler de buradaki zorunluluktan kaynaklanmaktadır; bu yükümlülüklerin olduklarından başka türlü olmaları imkansızdır. Bunun sebebi, tabiatı ya da daha doğru bir adlandırma ile Tanrının insanı olduğundan farklı yaratmıyor olması değildir. Bu noktada kabul edilmesi gereken gerçek şudur: Madem ki insan, şu anda olduğu gibi, akıl ve diğer yetilerle donatrılmış olarak varkılınmış ve su hayat tarzını yaşamakla programlanmıştır, o halde, onun doğuştan sahip olduğu özellikler insana yüklenmiş olan bazı ödevler olduğunu zorunlu olarak göstermektedir; bu ödevlerin olduklarından başka türlü olması mümkün değildir (...)
Karton Cilt, 94 sayfa
Paradigma Yayınları tarafından yayınlandı