“Bir dünya inatlaşma ve çekişme, bir o kadar büyük bir aşk ancak bu kadar güzel ve eğlenceli bir şekilde yansıtılabilir.” -Zeynep Saraç, Bir Parça Masal, Ceylan ve Nar Çiçeği kitaplarının yazarı- “Tadımlık Aşk, damağınızda tadına asla doyulmaz bir lezzet bırakacak…” -Aslıhan Akagöz, Çirkin Güzel, Senden Bebek istiyorum kitaplarının yazarı- Romantik bakışmalar, heyecanlı buluşmalar, kalpte kelebekler, mide de oluşan kördüğümler… Sonrası evlilik, balayı ve cicim ayları…” Dinçer ve Burçak Soysal çifti hızlı bir flörtün ardından, soluğu nikâh masasında almışlardı. Aşkın o tatlı heyecanı yerini dinginliğe bıraktığında, birbirlerine zıt olan karakterleri ortaya çıktı. Ve her şey sorun olmaya başladı. “Bir kadın mutfağa girmekten neden nefret eder? Bu kadar ayakkabıyla bir cinayet mi planlıyor? Ve nasıl bu kadar dağınık olmayı başarabiliyor?” “Bir adam nasıl bu kadar düzen hastası olabilir? İşinden başka hiçbir şey düşünmez mi? O kravatları mezara mı götürecek?” Bir kravat ve ayakkabı ne kadar sorun olabilirdi ki? “Tek sorun kravatlar.” “Bence ayakkabılar.” “Hepsini çöpe atmak istiyorum.” “Ayakkabıları mı?” “Hayır, sevgilim, kravatlarını…” Evlilik aşkı öldürüyor mu? Cevabı ararken biraz eğlenmeye ne dersiniz?
(Tanıtım Bülteninden)
“Bir dünya inatlaşma ve çekişme, bir o kadar büyük bir aşk ancak bu kadar güzel ve eğlenceli bir şekilde yansıtılabilir.” -Zeynep Saraç, Bir Parça Masal, Ceylan ve Nar Çiçeği kitaplarının yazarı- “Tadımlık Aşk, damağınızda tadına asla doyulmaz bir lezzet bırakacak…” -Aslıhan Akagöz, Çirkin Güzel, Senden Bebek istiyorum kitaplarının yazarı- Romantik bakışmalar, heyecanlı buluşmalar, kalpte kelebekler, mide de oluşan kördüğümler… Sonrası evlilik, balayı ve cicim ayları…” Dinçer ve Burçak Soysal çifti hızlı bir flörtün ardından, soluğu nikâh masasında almışlardı. Aşkın o tatlı heyecanı yerini dinginliğe bıraktığında, birbirlerine zıt olan karakterleri ortaya çıktı. Ve her şey sorun olmaya başladı. “Bir kadın mutfağa girmekten neden nefret eder? Bu kadar ayakkabıyla bir cinayet mi planlıyor? Ve nasıl bu kadar dağınık olmayı başarabiliyor?” “Bir adam nasıl bu kadar düzen hastası olabilir? İşinden başka hiçbir şey düşünmez mi? O kravatları mezara mı götürecek?” Bir kravat ve ayakkabı ne kadar sorun olabilirdi ki? “Tek sorun kravatlar.” “Bence ayakkabılar.” “Hepsini çöpe atmak istiyorum.” “Ayakkabıları mı?” “Hayır, sevgilim, kravatlarını…” Evlilik aşkı öldürüyor mu? Cevabı ararken biraz eğlenmeye ne dersiniz?
(Tanıtım Bülteninden)
yorumum ; http://morduslerkitapligi.blogspot.com.tr/2017/07/tadmlk-ask-ilknur-birdal-kitap-yorumu.html
https://dilarabook.blogspot.com.tr/2017/09/tadmlk-ask-ilknur-birdal-kitap-yorumu.html
Ufak sorunlar geçiştirildikçe büyür dağ olurlar. Bir zaman sonra en ufak şeyin bile gözünüze battığı anlar gelir karşınızdakine karşı. Özellikle evliliklerde bir taraf bile olsa konuşma yanlısı değilse ya da alttan alıyorsa bu problemler koca bir soruna dönüşürler zaman geçtikçe.
Birbirlerine çok aşık olan, muhteşem zaman geçiren çiftlerimiz evlenirler ve mutlu son denir. Tabi bu kitaptaki ana karakterlerimiz Burçak ve Dinçer mutlu sonu sonsuza kadar sürdüremiyorlar. Yukarıda saydıklarım onlar için tek tek gerçekleşiyor.
Çiftimiz arasında aşk ve tutku var ama birbirlerini anlama ve idare etme konusunda hiç iyi değiller. Kitabın büyük bir bölümünde evliliklerindeki sorunun Dinçer'den kaynaklandığını düşünsem de kitabı okudukça Burçak'ında öyle kolay bir insan olmadığını anladım.
Çiftler birbirlerini ne kadar çok sevseler de bir hayatı, bir evi paylaşmak da bir o kadar zor. Emek ve sabır isteyen bir iş. Herkes altından kalkamıyor.
Kimse mükemmel değildir. Mükemmel olmayan çiftimiz bir arada kalabilecek mi bu soruyu okursanız çözeceksiniz.
Bu şekilde anlatmama bakmayın kitap romantik komedi türünde. Yazar böyle bir konuyu bize güzel ve eğlenceli, yeri geldiğinde sinirleneceğiniz ya da duygulanacağınız bir şekilde anlatmış. Yan karakterleri oldukça sevdim özellikle İnci ve Erdem çiftini okumak isterdim yazar onlara tadımlık yer vermiş.
Kitapta hem çiftimizin evlilik sorunlarını hem de geçmişteki flört gibi dönemlerini okuyoruz. Ah siz neymişsiniz de ne olmuşsunuz dedim okurken. Sadece çiftler değil arkadaşlar, aileler de küçük problemleri bir şey olmaz deyip kenara atmamalı.
Kısaca mutlu sondan sonraki en önemli zamanları yani evliliğin ilk yıllarını toz pembe şekilde anlatmayan, karakterlerin bir masalın kusursuz karakterleri değilde gerçek hayattan olduğu bu kitabı romantik sevenlere tavsiye ederim.
Güzel bir çiklıt okuyacağım diye düşünerek başladım okumaya. Bir yıllık evli olan Burçak ve Dinçer kitabın başından son otuz sayfasına kadar sudan sebeple didişip durdu. Ara ara eskiye dönük anılarını hatırlayıp aralarını düzeltme çalışmaları, tipik karı koca kıskançlıkları anlatılmış. Ancak kitabı okurken ne merak uyandıracak bir olay akışı ne de konu geçen duyguları hissettiren anlatım yoktu maalesef. Hani bir kitabı okumaya başlarken, İlginizi çeken asıl karakterler olur ve okudukça karakterle bütünleşir siz olursunuz o kitabın ana karakteri. Ancak bu kitaptaki hiç bir ana karakter empati yapmaya uygun betimlenmemiş ve sempatik gelen bir yönleri de yok denecek kadar az geldi bana. Sürekli aynı sebebli tartışmaları bir süre sonra okuyucuya sıkıcı gelebiliyor. Benim için biraz hayal kırıklığı olan bir kitaptı maalesef
Bitti ama beni de bitirdi ittire ittire zorla okudum
http://illekitap.blogspot.com/2018/07/ilknur-birdal-tadmlk-ask.html
Satılık ve Karanlığın Külleri kitaplarıyla kalemini tanıdığım ve daha sonrasında arkadaş olup birçok keresinde bu Burçak ve Dinçer çifti ile ilgili sohbet ettiğim İlknur Birdal'ın sonunda Tadımlık Aşk kitabını okudum.
İlknur Birdal, bu kitabıyla diğer iki kitabından daha başka bir türde yazmıştı. Tamam yine aşk ama bu sefer romantik komedi tadındaydı. Diğerleri etkileyici, damardan, yürekten vuran kitaplar iken bu kitap güldürüp, eğlendirip, zaman zaman sinir edip zaman zaman yüreğinize dokunan bir türdeydi. Tam anlamıyla yabancı artistlerin oynadığı romantik komedi tadındaydı. Zaten film izliyormuş gibi de bitiyordu. Su gibi akıp, çabucak bitiveriyordu.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Dinçer ve Burçak iş hayatında tanışıp birbirlerine kör kütük aşık olarak evlenen bir çift. İş hayatı dediğime bakmayın, Burçak, Dinçer'in asistanı ve birbirlerine aşık olarak evleniyorlar. Zaten kitabın asıl kurgusu evliliklerinden sonra başlıyorlar. Bekarlıkları ya da flörtleri bize aralarda geçmişe dönüşlerle sunuluyor. Genelde evliliğe giden yolu okurduk ama İlknur Birdal bu kitapta bize sonrasını göstermiş. Eeee aşıktık, çok güzel flört ettik falan filan ama sonra... evlendik... işte asıl ondan sonrası meraklandırmıyor mu insanı biraz da. Bu kitap bize onu sunuyor. Hem de tam anlamıyla Türk adetleriyle... Yani tipik erkek karakterinde olan Dinçer, her ne kadar istemese de bir yerde tipik Türk kadını olan Burçak...
Dinçer, kelimenin tam anlamıyla kravat takıntısı olan bir adam. Onlarca, yüzlerce kravatı olan ve her kıyafetine takı arar gibi kravat uyduran bir adam... Burçak da... tipik kadın işte... benim gibi görüp beğendiği ayakkabıya sahip olmak isteyen ve olan tam bir ayakkabı hastası... iki hasta bir evde düşünün birbirlerinin kravatlarından ve ayakkabılarından nefret ederken sevgilerini ve aşklarını ayakta tutmaya çalışıyorlar...
Dinçer'in işi yüzünden ve Burçak'ın artık çalışmıyor olması sonrasında birbirlerini oldukça kıran, anlaşamayan, en ufak şeylerde bile kavga eden ama her şeyden önemlisi birbirleriyle iletişimini artık bitirmiş bir çift haline gelirler... bir de bunun üzerine Burçak'ın hamileliği de gelince olaylar iyice sarpa sarar...
Kitap aslında bir yerde ilişkilerde en önemli şeylerden birinin de iletişim olduğunu gözler önüne sererken birbirinizi ne kadar severseniz sevin iletişim olmadı mı her şeyin sona yaklaştığını gösteriyor.
Kitaba dair bu kadar detay verdikten sonra yoruma daha da derinlemesine gireyim diyeceğim ama zaten bodoslama daldım daha ne kadar derin girebilirim değil mi :)
Kitapta en çok hoşuma giden şey İnci ve Erdem çiftiydi. İlknur, bu kitabı yazarken üzerinde çok konuşmuştuk ve onların da ayrı bir kitabı hak ettiği konusunda hem fikiriz. Her neyse, İnci benim adımı alıyor, adaşız umarım aşk konusunda da aynı şekilde adaş çıkarız :)
Neyse... :) :D
Burçak ve Dinçer'in her ne kadar iletişimi zayıf olsa da tartışmaları bile çok tatlıydı. Burçak ile İnci'nin annesine bayıldığım gibi Dinçer'in babasına bayıldım. Aslında okurken bir an için iki dünürün arasını mı yapsaydık falan diye geçti aklımdan :)
Kitabın en vurucu noktası Burçak'ın Dinçer'e bıraktığı mektuptu. Aslında Dinçer'e hayattan neler kaçırdığını serdi önüne... istediği şeylerin aslıdan bir yerde bencillikten ya da şımarıklıktan değil tamamen Dinçer'in de paylaşması gereken anlar olduğunu gösterdi. Açıkçası şöyle bir baktığımda ben Burçak'a suç bulmuyorum tamamen bir kadının sevgilisi, eşi ya da hayatındaki erkekten isteyeceği en doğal şeyleri istedi ama Dinçer o kadar kendine odaklı ve kendinin mükemmel olduğunu düşünen biri ki hatayı kendinde değil hep Burçak da aradı... bu da neredeyse Burçak'ı kaybetmesine neden oluyordu.
Kitaba dair çok içeriğe giren bir yorum yapasım var ama bu seferde kitabın okunacak bir tarafı kalmayacak bu yüzden yorumumu kısa kesiyorum. Zaten yeterince şey yazdım.
Kesinlikle eğlenceli, romantik ve aşk dolu bir kitaptı. Burçak bana bir kere daha gösterdi ki erkeklerin ayakkabılara tahammülü yok bu yüzden bir kez daha evlenmeme kararımın sonuna kadar arkasındayım. Çünkü en az Burçak kadar ayakkabı takıntısı olan, beğendiği ayakkabıyı almadan uyuyamayan biriyim. Küçük itirafımı buraya sıkıştırdıktan sonra kitabı beğendiğimi söylemek istiyorum.
Romantik komedi filmi izler gibi okuduğum bir kitaptı. Tavsiye ederim. Bu türün okurları mutlaka deneyin seversiniz bence :)
448 sayfa
2017 tarihinde, Mortena Yayınları tarafından yayınlandı