Mehmet Demirkol, 30 Mayıs günü akşam saatlerinde Atatürk Havalimanından Tokyo aktarmalı olarak Seule gider. Hayatında ilk kez bir uçak yolculuğunda uyur. Çünkü huzurludur, yirmi küsur yıldır hayalini gördüğü Dünya Kupasına gitmektedir. Ve ertesi gün Dünya Kupasının heyecanıyla kucaklaşır. Neredeyse her gün bir şehre yolculuk eder, bir maç seyreder. Bir dolu ilginç adamla tanışır. İlginç hayatların ucundan hikâyeler yakalar. Gördüğü, duyduğu, hissettiği her şeyi, her gün okurlarına yazdığı mektuplarla iletir. Postacı Radikal gazetesidir. Bunun yanısıra klasik maç yazılarını da yollar okuyucusuna. Güzel tepkiler alır. Yüreklenir. Kitap yapmaya karar verir. İşte bu kitap, aslında ince bir sicimle birbirine bağlanmış bir deste mektuptur. Yayıncı ipi çözüp şirazelendirmiştir ucu yanık yaprakları...
Mehmet Demirkol, 30 Mayıs günü akşam saatlerinde Atatürk Havalimanından Tokyo aktarmalı olarak Seule gider. Hayatında ilk kez bir uçak yolculuğunda uyur. Çünkü huzurludur, yirmi küsur yıldır hayalini gördüğü Dünya Kupasına gitmektedir. Ve ertesi gün Dünya Kupasının heyecanıyla kucaklaşır. Neredeyse her gün bir şehre yolculuk eder, bir maç seyreder. Bir dolu ilginç adamla tanışır. İlginç hayatların ucundan hikâyeler yakalar. Gördüğü, duyduğu, hissettiği her şeyi, her gün okurlarına yazdığı mektuplarla iletir. Postacı Radikal gazetesidir. Bunun yanısıra klasik maç yazılarını da yollar okuyucusuna. Güzel tepkiler alır. Yüreklenir. Kitap yapmaya karar verir. İşte bu kitap, aslında ince bir sicimle birbirine bağlanmış bir deste mektuptur. Yayıncı ipi çözüp şirazelendirmiştir ucu yanık yaprakları...