Günümüz düşünce dünyasını biçimlediren modern ve postmodern, bilim ve ütopya, ilerleme ve kıyamet, akıl ve tahayyül gücü gibi, genellikle gerilimli bir tarzda birbirine gönderme yapan kavram ve düşünce kümeleri dışlayıcı ve kıyaslanamaz ikilikler midir, yoksa birbirini besleyen kümeleri dışlayıcı ve kıyaslanamaz ikilikler midir, yoksa birbirini besleyen diyalektik çiftler mi? Yoksa daha öte bir manalar mı var?Cevap vermek zordor. Üstelik hepsinin doğum tarihleri, dirençleri, yaygınlık dereceleri de bir değil. Akıl ve tahayyül gücü tartışması Antik Yunana (özellikle Aristoya) kadar götürülebilir, ama düşünce dünyasının temel motiflerinden biri olmak için Aydınlanmayı ve Kantı bekleyecektir. İlerleme Aydınlanmanın çocuğudur ama kıyamet, tarih verilemeyecek kadar eski dinsel kozmolojilere aittir; sonrakiler için model teşkil edebilecek bir kıyametçi tahayyül ise Milata, Patmoslu Yuhannaya kadar götürebilir. O tuhaf isminin de işaret ettiği gibi postmodern, günümüzün en son imalatlarındandır, ama moderne dört-beş yüzyıllık bir ömür biçilebilir. Vesaire...Bu karmaşada görece tereddütsüz bir şekilde öne sürülebilecek olgu, tüm bu gerilimli çiftlerin Aydınlanma ve romantizim arasındaki tartışmada taze bir soluk bulduğu ve günümüz dünyasını biçimlendirecek bir mecraya kavuştuğudur.Burada Aydınlanma aklın, romantizm tahayyül gücünün militanlığını üstlenmiş gibidir. Bu kitaba esin kaynağı oluşturan tahayyül gücünü yeniden düşünmek ihtiyacı, bu çerçevede zuhur eder.Modernlik kendini tanımak, anlamak, aşmak istiyorsa, akıl ve tahayyül gücü ile hesabını kapatmak durumundadır. Ama bundan da önce, bu hesabı kapatmak ne demektir? Mevcudun, reelin adını koymak mı -ki burada bile ihtilaflı, taban tabana zıt yorumlar var-, aklı tahttan indirip yerine tahayyül gücünü geçirmek mi, her ikisine sınırları netleşmiş ayrı hükümranlık sahaları vermek mi, ya da ne? Dahası, kaderin cilvesi bu ya, ilk etapta çözümleme mi esas alınacak, tahayyül mü?Peki, ne tür bir modernlik yaşadığı epeyce tartışmalı olan, akla her zaman Devlet, tahayyül gücüne ise olsa bir Devlet Sanatçısı olarak davranmış bir kültür toplumu ölçeğinde bu ne ölçüde başarılabilir?Bu kitap farklı teorik katmanlarda böyle bir hesaplaşmaya yer açmak için derlenmiş.Adından da anlaşılacağı gibi nehrin öte yakasında, tahayyül gücü yakasında oturanlara söz veriyor.
Günümüz düşünce dünyasını biçimlediren modern ve postmodern, bilim ve ütopya, ilerleme ve kıyamet, akıl ve tahayyül gücü gibi, genellikle gerilimli bir tarzda birbirine gönderme yapan kavram ve düşünce kümeleri dışlayıcı ve kıyaslanamaz ikilikler midir, yoksa birbirini besleyen kümeleri dışlayıcı ve kıyaslanamaz ikilikler midir, yoksa birbirini besleyen diyalektik çiftler mi? Yoksa daha öte bir manalar mı var?Cevap vermek zordor. Üstelik hepsinin doğum tarihleri, dirençleri, yaygınlık dereceleri de bir değil. Akıl ve tahayyül gücü tartışması Antik Yunana (özellikle Aristoya) kadar götürülebilir, ama düşünce dünyasının temel motiflerinden biri olmak için Aydınlanmayı ve Kantı bekleyecektir. İlerleme Aydınlanmanın çocuğudur ama kıyamet, tarih verilemeyecek kadar eski dinsel kozmolojilere aittir; sonrakiler için model teşkil edebilecek bir kıyametçi tahayyül ise Milata, Patmoslu Yuhannaya kadar götürebilir. O tuhaf isminin de işaret ettiği gibi postmodern, günümüzün en son imalatlarındandır, ama moderne dört-beş yüzyıllık bir ömür biçilebilir. Vesaire...Bu karmaşada görece tereddütsüz bir şekilde öne sürülebilecek olgu, tüm bu gerilimli çiftlerin Aydınlanma ve romantizim arasındaki tartışmada taze bir soluk bulduğu ve günümüz dünyasını biçimlendirecek bir mecraya kavuştuğudur.Burada Aydınlanma aklın, romantizm tahayyül gücünün militanlığını üstlenmiş gibidir. Bu kitaba esin kaynağı oluşturan tahayyül gücünü yeniden düşünmek ihtiyacı, bu çerçevede zuhur eder.Modernlik kendini tan... tümünü göster