Uluslararası ilişkiler alanında, demokrasilerin özünü oluşturan Haklar ve Güvenlik, sürekli önemini artırmaktadır. Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle, insanlık düşüncesinin ulaştığı demokrasiden vazgeçmeme anlamında, tarihin sonuna gelinmiştir. Ancak, haklar ve özgürlüklerin, demokrasi ve güvenliğe nasıl katkı yapacağı noktasındaki arayışlarımız sürmektedir. Bütün bunlar, şu soruyu akla getirmektedir: Acaba tarihin başlangıcında mıyız?Bu kitapta ileri sürülen ve insan haklarını yeniden kavramsallaştıran CANİM Modeli perspektifinden baktığımızda, fizik ve metafizik değerleriyle insanı bir bütün olarak koruyacak enstrümanlara sahip bir demokrasi bakımından, diyalektik bir süreç olarak tarihin başlangıcındayız. Bu nedenle modelimiz, Batı liberal demokrasisini insanlığın ulaştığı son nokta gören, Fukuyamanın Tarihin Sonu tezine tam destek vermez.Bu tespitlerimiz, belirsizliği hala süren uluslararası sistemin negatif karakteristik özelliğinin kabulüne dayanmaktadır. ABDnin dikte ettirilen demokrasi ve özgürlük politikaları yanında, Rusya, Çin, İran ve Ortadoğudaki Arap ülkelerinin otoriterlik yapı ve politikaları, bu özelliği yansıtmaktadır. Bunlardan uzaklaşıp, kendiliğinden demokrasi ve özgürlük politikalarının etkin duruma gelmesi, uluslararası sistemin yeniden inşası demektir.Güvenlik ve istikrar bağlamında, Irak başarısızlığını dikte ettirilen demokrasiye bağlayarak Amerikan dış politikasını eleştiren Richard Falk, Ortadoğuda kendiliğinden demokrasi örneği olarak Türkiyeyi göstermektedir. Ancak bir sarkaç gibi iki farklı uçta gelip giden Türkiye, bu örnekliğini sürdürdüğü ve otoriterliğe pirim vermeden uzaklaştığı oranda, yeni bir uluslararası sistemin inşasına katkı yapabilecektir.Özetle bu kitap, uluslararası sistemin yeniden inşası sürecinde, haklar ve güvenlik kavramlarının uluslararası legal-politik bir analizini yapmaktadır. Bu nedenle kitap, şu kısımlardan oluşmaktadır: Niçin uluslararası ilişkiler, Kavramsal ve temel yaklaşım, Dış politika perspektifi, Global perspektif, Avrupa perspektifi ve Spesifik haklar perspektifi.
Uluslararası ilişkiler alanında, demokrasilerin özünü oluşturan Haklar ve Güvenlik, sürekli önemini artırmaktadır. Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle, insanlık düşüncesinin ulaştığı demokrasiden vazgeçmeme anlamında, tarihin sonuna gelinmiştir. Ancak, haklar ve özgürlüklerin, demokrasi ve güvenliğe nasıl katkı yapacağı noktasındaki arayışlarımız sürmektedir. Bütün bunlar, şu soruyu akla getirmektedir: Acaba tarihin başlangıcında mıyız?Bu kitapta ileri sürülen ve insan haklarını yeniden kavramsallaştıran CANİM Modeli perspektifinden baktığımızda, fizik ve metafizik değerleriyle insanı bir bütün olarak koruyacak enstrümanlara sahip bir demokrasi bakımından, diyalektik bir süreç olarak tarihin başlangıcındayız. Bu nedenle modelimiz, Batı liberal demokrasisini insanlığın ulaştığı son nokta gören, Fukuyamanın Tarihin Sonu tezine tam destek vermez.Bu tespitlerimiz, belirsizliği hala süren uluslararası sistemin negatif karakteristik özelliğinin kabulüne dayanmaktadır. ABDnin dikte ettirilen demokrasi ve özgürlük politikaları yanında, Rusya, Çin, İran ve Ortadoğudaki Arap ülkelerinin otoriterlik yapı ve politikaları, bu özelliği yansıtmaktadır. Bunlardan uzaklaşıp, kendiliğinden demokrasi ve özgürlük politikalarının etkin duruma gelmesi, uluslararası sistemin yeniden inşası demektir.Güvenlik ve istikrar bağlamında, Irak başarısızlığını dikte ettirilen demokrasiye bağlayarak Amerikan dış politikasını eleştiren Richard Falk, Ortadoğuda kendiliğinden demokrasi örneği olarak Türkiyeyi ... tümünü göster