Tarihin en eski dönemlerinden bu yana, hırs ve tutku insanoğlunun yazgısını yönlendiren en önemli faktörlerden ikisi olmuştur. Bazen tek bir insanın sonu olan bu duygular, bazen de büyük imparatorlukların çökmesine sebep olur. Çağlar boyu başarının ve yükselmenin itici gücü olan bu dürtüler soykırım, nefret ve bencillikle büyüyerek milyonlarca insanın ölümüne, milyonlarcasının da hayatlarının bir daha asla düzelmeyecek biçimde altüst olmasına neden olmuştur. İnsan doğasının en hastalıklı boyutlara ulaştığı yıllar dünya tarihinin dönüm noktaları olurken, siyasi ideolojiler ve politika aracılığıyla büyüyen katliamlar, insan kitlelerinin yöneticilerinin elinden tahmin bile edemedikleri bir akıbete uğramalarıyla sonuçlanır. Ve diktatör kelimesi dünya literatüründeki yerini alır. Stalinin kurbanlarına işkence edilirken izlemekten zevk aldığını veya İdi Aminin vücudunu paramparça ettiği karısının cesedini akrabalarına teşhir ettiğini duysaydınız ne hissederdiniz? On beş diktatör... Hepsi de birbirinden gaddar ve birbirinden cani. Peki nasıl oldu da bu insanlar yıllarca iktidarda kalarak dönemlerinin en çok konuşulan liderlerinden olmayı başardılar? Yaşadıkları dönemde insan hayatına biçilen değer ne kadar azdı ki dünya bu insanların yaptığı katliamlara seyirci kaldı? Bu despotlar ne gibi işkence taktikleri uyguladılar ki milyonlarca insan içinde büyüttüğü isyana rağmen yıllarca sustu ve sadece izledi? Yüreğiniz parçalanarak, içiniz öfkeyle dolarak okuyacağınız, okudukça siyasal ideolojilere ve çağımızın modern insanının bile ruhunun en ücra köşelerinde sakladığı vahşiliğe isyan edeceğiniz bir kitapla karşı karşıyasınız; işte tarihin en şeytan diktatörleri.
Tarihin en eski dönemlerinden bu yana, hırs ve tutku insanoğlunun yazgısını yönlendiren en önemli faktörlerden ikisi olmuştur. Bazen tek bir insanın sonu olan bu duygular, bazen de büyük imparatorlukların çökmesine sebep olur. Çağlar boyu başarının ve yükselmenin itici gücü olan bu dürtüler soykırım, nefret ve bencillikle büyüyerek milyonlarca insanın ölümüne, milyonlarcasının da hayatlarının bir daha asla düzelmeyecek biçimde altüst olmasına neden olmuştur. İnsan doğasının en hastalıklı boyutlara ulaştığı yıllar dünya tarihinin dönüm noktaları olurken, siyasi ideolojiler ve politika aracılığıyla büyüyen katliamlar, insan kitlelerinin yöneticilerinin elinden tahmin bile edemedikleri bir akıbete uğramalarıyla sonuçlanır. Ve diktatör kelimesi dünya literatüründeki yerini alır. Stalinin kurbanlarına işkence edilirken izlemekten zevk aldığını veya İdi Aminin vücudunu paramparça ettiği karısının cesedini akrabalarına teşhir ettiğini duysaydınız ne hissederdiniz? On beş diktatör... Hepsi de birbirinden gaddar ve birbirinden cani. Peki nasıl oldu da bu insanlar yıllarca iktidarda kalarak dönemlerinin en çok konuşulan liderlerinden olmayı başardılar? Yaşadıkları dönemde insan hayatına biçilen değer ne kadar azdı ki dünya bu insanların yaptığı katliamlara seyirci kaldı? Bu despotlar ne gibi işkence taktikleri uyguladılar ki milyonlarca insan içinde büyüttüğü isyana rağmen yıllarca sustu ve sadece izledi? Yüreğiniz parçalanarak, içiniz öfkeyle dolarak okuyacağınız, okudukça siyasal ide... tümünü göster