Ülkesi Brezilyayı Dünya şampiyonu yapan efsanevi teknik direktör Carlos Alberto Parreiranın tercümanı Mustafa Kırandan Fenerbahçe günlerini anlattığı kitabı çıktı!Kıran, Parreiranın yanı sıra diğer Fenerbahçeli teknik direktörler Sabastiao Lazaroni ve Borozo Werner Lorantın da tercümanlığını yaparak üç sezon Fenerbahçe takımında yer aldı. Kıran, sadece Hocaların değil, takımdaki ünlü futbolcuların da tercümanlığını yaptı. Kitabında birbirinden ilginç anılarını mizahi bir dille anlatırken takımın tarihine de ışık tutuyor.Futbolun aslında her şeyin başında bir dostluk, kardeşlik ve barış gösterisi olması gerektiği tezinin lafta kalmasına gönlü razı olmayan yazar, satırlarında tüm bunların altını çizmeye çalışıyor. Bir yandan da Fenerbahçeli olmasına rağmen nasıl tarafsız kalınabileceğini, diğer rakip takımlara da sempati ile bakılabileceğini vurgulamaya özen gösteriyor. Sonuçta futbolun birçok kişinin sandığı gibi hiç de katı kalıplara ve kurallara sahip olmadığını; tam tersine, hangi şartlar altında olursa olsun kendisine bilinç, sevgi ve hoşgörü ile yaklaşıldığı takdirde sevenlerine sadece zevk, eğlence ve keyif verebilen dünyanın en tatlı tutkularından biri olduğunu açık açık belirterek bundan kendisinin duyduğu mutluluğu yansıtıyor. Bu nedenlerden dolayı sadece Fenerbahçelilerin değil, Galatasaraylıların, Beşiktaşlıların, Trabzonsporluların kısacası tüm Türk takımları taraftarlarının ve tarafsız futbolseverlerin zevkle okuyabileceği bir kitap.
Ülkesi Brezilyayı Dünya şampiyonu yapan efsanevi teknik direktör Carlos Alberto Parreiranın tercümanı Mustafa Kırandan Fenerbahçe günlerini anlattığı kitabı çıktı!Kıran, Parreiranın yanı sıra diğer Fenerbahçeli teknik direktörler Sabastiao Lazaroni ve Borozo Werner Lorantın da tercümanlığını yaparak üç sezon Fenerbahçe takımında yer aldı. Kıran, sadece Hocaların değil, takımdaki ünlü futbolcuların da tercümanlığını yaptı. Kitabında birbirinden ilginç anılarını mizahi bir dille anlatırken takımın tarihine de ışık tutuyor.Futbolun aslında her şeyin başında bir dostluk, kardeşlik ve barış gösterisi olması gerektiği tezinin lafta kalmasına gönlü razı olmayan yazar, satırlarında tüm bunların altını çizmeye çalışıyor. Bir yandan da Fenerbahçeli olmasına rağmen nasıl tarafsız kalınabileceğini, diğer rakip takımlara da sempati ile bakılabileceğini vurgulamaya özen gösteriyor. Sonuçta futbolun birçok kişinin sandığı gibi hiç de katı kalıplara ve kurallara sahip olmadığını; tam tersine, hangi şartlar altında olursa olsun kendisine bilinç, sevgi ve hoşgörü ile yaklaşıldığı takdirde sevenlerine sadece zevk, eğlence ve keyif verebilen dünyanın en tatlı tutkularından biri olduğunu açık açık belirterek bundan kendisinin duyduğu mutluluğu yansıtıyor. Bu nedenlerden dolayı sadece Fenerbahçelilerin değil, Galatasaraylıların, Beşiktaşlıların, Trabzonsporluların kısacası tüm Türk takımları taraftarlarının ve tarafsız futbolseverlerin zevkle okuyabileceği bir kitap.