Kuzey California’nın Middlemarch’ı olabilecek bu destansı roman, klasik soul caz plaklarının funk tınılarını kendine has, virtüözümsü, payroteknik bir üslupla işliyor. Telgraf Bulvarı bir Amerikan romanından bekleneceği şekilde zengin, hayalperest, komik, insancıl ve coşku dolu. Kadim dostlar Archy ile Nat, ikinci el plaklardan oluşan ve kendileri için âdeta efsanevi bir krallık olan Telgraf Bulvarı’ndaki Brokeland Plakları adlı dükkânı işletirler. İki dostun eşleri Gwen ile Aviva da bir doğum kliniğinde çalışan ve bu kusurlu ütopyaya kariyerleri boyunca binden fazla minik yeni üye kazandırarak ün salan iki ebedir. Amerika’nın en zengin beşinci siyahisi olan Gibson Goode, Dogpile mağazalar zincirinin son devasa şubesini de Telgraf Bulvarı yakınlarında açacağını açıkladığında Archy ve Nat küçük işletmelerinin bu büyük girişim karşısında ayakta kalamayacağından korkarlar. Hayatlarını değiştirecek bu sıkıntı yetmezmiş gibi eşlerinin çalıştığı klinikte de bir kriz patlak verir ve hem dostlukları hem de kariyerleri tehlikeye girer. Archy’nin herkesten gizlediği ergenlik çağındaki gayrimeşru oğlu Titus’ın ortaya çıkıverip, Nat ile Aviva’nın on beş yaşındaki oğulları Julius’la aşk yaşamaya başlaması ise tüm bu sarsıntıların üzerine tuz biber ekecektir… “Telgraf Bulvarı, okuyucuyu içine çeken, taşkın bir roman. Karşınızda inşa edilen dünyada kendinizi kaybediyor, aldığınız keyifle satırlar arasında durup yavaşlamak istiyorsunuz. Kesinlikle bitmesini istemedim!” -Philip Hensher- “Saatin tik tak sesleri gibi işleyen kurgusu ve sıradışı şekerlemelere benzeyen cümleleriyle Telgraf Bulvarı çok katmanlı, içinden çıktığı özel topluluğun hakkını veren bir roman.” -Sunday Telegraph- “En sevdiğiniz plak gibi, Telgraf Bulvarı da baştan sona sizi cezbediyor.” -Independent- “Arka planda kesintisiz çalan müzikle birlikte zihninize yerleşecek bir film izlemeye benziyor.” -The Times-
Kuzey California’nın Middlemarch’ı olabilecek bu destansı roman, klasik soul caz plaklarının funk tınılarını kendine has, virtüözümsü, payroteknik bir üslupla işliyor. Telgraf Bulvarı bir Amerikan romanından bekleneceği şekilde zengin, hayalperest, komik, insancıl ve coşku dolu. Kadim dostlar Archy ile Nat, ikinci el plaklardan oluşan ve kendileri için âdeta efsanevi bir krallık olan Telgraf Bulvarı’ndaki Brokeland Plakları adlı dükkânı işletirler. İki dostun eşleri Gwen ile Aviva da bir doğum kliniğinde çalışan ve bu kusurlu ütopyaya kariyerleri boyunca binden fazla minik yeni üye kazandırarak ün salan iki ebedir. Amerika’nın en zengin beşinci siyahisi olan Gibson Goode, Dogpile mağazalar zincirinin son devasa şubesini de Telgraf Bulvarı yakınlarında açacağını açıkladığında Archy ve Nat küçük işletmelerinin bu büyük girişim karşısında ayakta kalamayacağından korkarlar. Hayatlarını değiştirecek bu sıkıntı yetmezmiş gibi eşlerinin çalıştığı klinikte de bir kriz patlak verir ve hem dostlukları hem de kariyerleri tehlikeye girer. Archy’nin herkesten gizlediği ergenlik çağındaki gayrimeşru oğlu Titus’ın ortaya çıkıverip, Nat ile Aviva’nın on beş yaşındaki oğulları Julius’la aşk yaşamaya başlaması ise tüm bu sarsıntıların üzerine tuz biber ekecektir… “Telgraf Bulvarı, okuyucuyu içine çeken, taşkın bir roman. Karşınızda inşa edilen dünyada kendinizi kaybediyor, aldığınız keyifle satırlar arasında durup yavaşlamak istiyorsunuz. Kesinlikle bitmesini istemedim!” -Philip Hensher- “Saat... tümünü göster
Pegasus tarafından yayınlandı