Osman Ağa, eski kültürümüzün bugüne kadar sıkça ve doğrudan doğruya tanıma fırsatı bulamadığımız değişik bir isimdir. O, 17. yüzyılın ikinci ve 18. yüzyılın ilk yarılarında yaşamış bir Rumeli Türküdür. Temeşvarda bir asker oğlu olarak dünyaya gelmiş, kendisi de genç yaşlarda orduya katılmış ve bir sınırboyu süvarisi olarak görev yaparken 1687/88 (H. 1099)de Lipova kalesinde Avusturyalılara esir düşmüştür. Osman Ağanın esirliği aşağı yukarı on iki yıl sürer. Osman Ağanın 1724 yılında İstanbulda tamamladığı bu hayat hikâyesi, kendi el yazısıyla yazılmış ve bugün Londrada British Museum Nr. MS 3213te bulunan kitaptan alınmıştır. Bugünkü bilgilere göre, bir başka nüshası da yoktur.Bir Türkün savaş ve esaret günlüğü olan bu kitabı günümüz Türkçesine Doç.Dr.Harun TOLASA uyarlamıştır.
Osman Ağa, eski kültürümüzün bugüne kadar sıkça ve doğrudan doğruya tanıma fırsatı bulamadığımız değişik bir isimdir. O, 17. yüzyılın ikinci ve 18. yüzyılın ilk yarılarında yaşamış bir Rumeli Türküdür. Temeşvarda bir asker oğlu olarak dünyaya gelmiş, kendisi de genç yaşlarda orduya katılmış ve bir sınırboyu süvarisi olarak görev yaparken 1687/88 (H. 1099)de Lipova kalesinde Avusturyalılara esir düşmüştür. Osman Ağanın esirliği aşağı yukarı on iki yıl sürer. Osman Ağanın 1724 yılında İstanbulda tamamladığı bu hayat hikâyesi, kendi el yazısıyla yazılmış ve bugün Londrada British Museum Nr. MS 3213te bulunan kitaptan alınmıştır. Bugünkü bilgilere göre, bir başka nüshası da yoktur.Bir Türkün savaş ve esaret günlüğü olan bu kitabı günümüz Türkçesine Doç.Dr.Harun TOLASA uyarlamıştır.