Emekli Tuğgeneral İhsan Aksoley, I. Dünya Savaşına Muhabere Teğmeni rütbesiyle katılmış bir Türk subayıdır. Enver Paşanın emriyle, Fizanda telsiz telgraf istasyonu kurmakla görevlendirilmiş, Kuzey Afrikaya bir Alman denizaltısıyla gitmiş, Mondros Mütarekesinden sonra beraberindeki subaylar ile birlikte İtalyan kuvvetlerine teslim olmuş ve elimizdeki kitabın ilk bölümünde esir bir Türk subayının Kuzey Afrikadaki yaşadıklarını anlatmıştır. 1919 Eylülünde İstanbula dönen İhsan Aksoley kitabın ikinci bölümünde İstanbulda kurdukları gizli bir teşkilat ile Anadoluya insan, silah ve malzeme kaçırdığını, kimliğinin deşifre olması üzerine Anadoluya geçişini kısacası Milli Mücadele döneminde yaşananları, göze alınan riskleri verilen zorlu mücadeleyi anlatmaktadır.Bir sabah bölük kumandanım odama girdi.- Her İzan (bana İhsan diyemezdi) dedi, çok uzak bir yere gidiyorsunuz. Buna ben sebep olduğum için pek üzgünüm.- Sevincimden iskemleden fırladım ve: - Nereye Her Havtman? (Yüzbaşı efendi).- Çok uzak bir yere. Yanınıza çok az eşya ve çok az kitap alabileceksiniz.- Erzuruma mı?- Hayır.- Bağdata mı?- Hayır.- Galiçyaya mı?- Hayır. Daha uzak bir yere. Bir Alman denizaltı gemisiyle önce Kuzey Afrikaya, oradan da deve ile Fizana gidip, Fizanda bir telsiz telgraf istasyonu kuracaksınız...İhsan Ahsoley hatıralarında Kulelide başlayan askerlik serüvenini, gencecik bir subay olarak Enver Paşanın emriyle Fizana gidişini, Türk Alman ilişkilerini, I. Cihan Harbinde Afrika cephesini, muhabere tesislerini nasıl kurduklarını anlatıyor. Fizanda verdikleri kahramanca mücadeleyi, yerli halkla irtibatlarını, teslim olmama azimlerine rağmen esir düşmelerini, işgal altındaki İstanbula hüzünlü dönüşünü, akabinde de Milli Mücadeleye destek vermek için dahil olduğu gizli teşkilatı, Anadoluya insan ve mühimmat sevkiyatı gibi nefes kesen faaliyetlerini, kimliğinin ortaya çıkması ile Anadoluya geçişini yalın, akıcı ve öyküsel bir dille gözler önüne seriyor.
Emekli Tuğgeneral İhsan Aksoley, I. Dünya Savaşına Muhabere Teğmeni rütbesiyle katılmış bir Türk subayıdır. Enver Paşanın emriyle, Fizanda telsiz telgraf istasyonu kurmakla görevlendirilmiş, Kuzey Afrikaya bir Alman denizaltısıyla gitmiş, Mondros Mütarekesinden sonra beraberindeki subaylar ile birlikte İtalyan kuvvetlerine teslim olmuş ve elimizdeki kitabın ilk bölümünde esir bir Türk subayının Kuzey Afrikadaki yaşadıklarını anlatmıştır. 1919 Eylülünde İstanbula dönen İhsan Aksoley kitabın ikinci bölümünde İstanbulda kurdukları gizli bir teşkilat ile Anadoluya insan, silah ve malzeme kaçırdığını, kimliğinin deşifre olması üzerine Anadoluya geçişini kısacası Milli Mücadele döneminde yaşananları, göze alınan riskleri verilen zorlu mücadeleyi anlatmaktadır.Bir sabah bölük kumandanım odama girdi.- Her İzan (bana İhsan diyemezdi) dedi, çok uzak bir yere gidiyorsunuz. Buna ben sebep olduğum için pek üzgünüm.- Sevincimden iskemleden fırladım ve: - Nereye Her Havtman? (Yüzbaşı efendi).- Çok uzak bir yere. Yanınıza çok az eşya ve çok az kitap alabileceksiniz.- Erzuruma mı?- Hayır.- Bağdata mı?- Hayır.- Galiçyaya mı?- Hayır. Daha uzak bir yere. Bir Alman denizaltı gemisiyle önce Kuzey Afrikaya, oradan da deve ile Fizana gidip, Fizanda bir telsiz telgraf istasyonu kuracaksınız...İhsan Ahsoley hatıralarında Kulelide başlayan askerlik serüvenini, gencecik bir subay olarak Enver Paşanın emriyle Fizana gidişini, Türk Alman ilişkilerini, I. Cihan Harbinde Afrika cephesini, muhabere tesisleri... tümünü göster