Tuhaf Alan, okurunu sessizliğe yazmaya tanıklık etmeye çağıran bir sahneleme denemesidir. Sessizlikle yola çıkan bu yazı, bilinmeyen kılıklara bürünürken yazı üzerinde yavaş yavaş sessizliği yitirmenin yolunu da gösterecektir. Karşınızda Bakhtin olmayan bir karnaval, kelimeyi oyuna getiren bir yazım ve aktörler yerine filozoflar vardır. Sahneleme; yazının üzerinde Nietzsche’yi dipsiz kuyulara çıkaracak, Artaud ile metni yarıda kesecek; Deleuze’ü es geçecek, Heidegger’i elinde kitaplarıyla ortada bırakacak; Derrida’ya varmayı sürekli olarak erteleyecek ve Blanchot’yu her an uzaklaşmak üzere ziyaret edecektir. Böylesi bir yazımın buluşma yeri Beckett, “Derrida’nın yazılamayan”ı olarak kendini gösterirken Tuhaf Alan yolculuğu bir ileri bir geri giden bir yazıya yaklaşacaktır. Bir yazı düşünün; her türlü okumaya davet ederken “Tuhaf Alan sizin okuyacağınız gibi değildir” desin. Bir sessizlik düşünün; yeni bir sessizlik değil diye yazıya çıksın. Bir iletişim düşünün, sahneye çekilsin. Bir sahne düşünün sahneleme diye sahne arkasında kayboluversin... Metnin sunuşunun yerine geçen üç perdelik bir oyunla, yazıya geçmenin sürekli hazırlığını gösteren bir akortla, giriş ve çıkışla işaretlenen bir alanla ve açıklama yapmamak üzere yazılmış bir sözlükle karşılaşmaya hazırsanız Tuhaf Alan için yazıdan şöyle bir geçen seyirciden fazlasısınız. Tuhaf Alan’da “Yazı demeye bin sahne isteyecek” SESSİZLİK sizi bekliyor, hoş geldiniz...
Tuhaf Alan, okurunu sessizliğe yazmaya tanıklık etmeye çağıran bir sahneleme denemesidir. Sessizlikle yola çıkan bu yazı, bilinmeyen kılıklara bürünürken yazı üzerinde yavaş yavaş sessizliği yitirmenin yolunu da gösterecektir. Karşınızda Bakhtin olmayan bir karnaval, kelimeyi oyuna getiren bir yazım ve aktörler yerine filozoflar vardır. Sahneleme; yazının üzerinde Nietzsche’yi dipsiz kuyulara çıkaracak, Artaud ile metni yarıda kesecek; Deleuze’ü es geçecek, Heidegger’i elinde kitaplarıyla ortada bırakacak; Derrida’ya varmayı sürekli olarak erteleyecek ve Blanchot’yu her an uzaklaşmak üzere ziyaret edecektir. Böylesi bir yazımın buluşma yeri Beckett, “Derrida’nın yazılamayan”ı olarak kendini gösterirken Tuhaf Alan yolculuğu bir ileri bir geri giden bir yazıya yaklaşacaktır. Bir yazı düşünün; her türlü okumaya davet ederken “Tuhaf Alan sizin okuyacağınız gibi değildir” desin. Bir sessizlik düşünün; yeni bir sessizlik değil diye yazıya çıksın. Bir iletişim düşünün, sahneye çekilsin. Bir sahne düşünün sahneleme diye sahne arkasında kayboluversin... Metnin sunuşunun yerine geçen üç perdelik bir oyunla, yazıya geçmenin sürekli hazırlığını gösteren bir akortla, giriş ve çıkışla işaretlenen bir alanla ve açıklama yapmamak üzere yazılmış bir sözlükle karşılaşmaya hazırsanız Tuhaf Alan için yazıdan şöyle bir geçen seyirciden fazlasısınız. Tuhaf Alan’da “Yazı demeye bin sahne isteyecek” SESSİZLİK sizi bekliyor, hoş geldiniz...
Karton Cilt, 272 sayfa
2013 tarihinde, Ayrıntı tarafından yayınlandı