...Türklerin eski şaman törenlerinde, bir ip üzerine asılmış gök (yeşil), kırmızı, sarı ve beyaz bezlerin Şamana gök yolunu gösterdiğine inanmaları da, yeşil renk ile, beraberindeki kırmızı, sarı ve beyaz renklerin Türk inanç ve geleneklerinde nasıl yaygın bir yer tuttuğunu göstermesi bakımından kayda değer. Bu münasebetle onların yön belirtmede yeşil rengi doğunun sembolü olarak kullandıklarını hatırladıktan sonra, kendi doğularında kaldığı için Çinin sarı veya mavi ırmak olarak adlandırılan ırmağına Yaşıl Öğüz (yeşil öz = yeşil ırmak) dediklerini de kaydedelim... ...Sarı, kırmızı ve yeşil renkler, köklerini en eski Türk inanışlarından alarak, asırlar boyu Türklerin dinî, manevî ve giderek de millî hayatlarında çok yer tutmuş ve önem verilmiş renklerden olmuştur. Bu renklerin üçünün birden Göktürkler zamanından başlayarak Türklerde beyler zümresinin rağbet ettiği üçlü olarak yer aldığı görülmüştür. Aynı üç rengin Büyük Selçuklulardan Osmanlı Devletinin sonuna kadar devleti yönetenleri temsil eden sancak ve bayrak renkleri olarak kullanıldığını tespit ettik. Aynı renklerin Günümüz Türk Dünyasında Saha (Yakut)lardan Hakaslara, Kırgızlardan Özbeklere, Azerîlere ve Türkiye Türklerine kadar yaygın bir şekilde kullanıldığını gözledik. Yani, tıpkı Nevruz Bayramı gibi, sarı, kırmızı ve yeşil renkler üçlüsünün, yüzlerce yıldır Türk manevî ve millî hayatının, kısaca Türk kültürünün temel unsurlarından olduğu, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak tarzda ve açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu, fevkalâde önemli bir noktadır. Çünkü, millî kültür değerlerinin, o değerleri paylaşan, o değerleri ortaklaşa yaşayan insanları bir araya getiren, insanları benzeştiren, aynılaştıran ve kısaca millet haline getiren değerler olduğu bütün dünyada bilinen ve şaşmaz bir kıstastır. Bu yüzdendir ki, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk Aynı kültürden olan insanlardan oluşan topluma millet denir dersek, milletin en kısa bir tanımını yapmış oluruz diyordu. Yine Atatürk bunun içindir ki, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkı Türk milletidir demiş; bu konu ile ilgili bir görüşünü de, Diyarbakırlı, Erzurumlu, Vanlı, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep aynı ırkın evlâtları hep aynı maddenin cevherleridirler şeklinde ifade etmiştir...
...Türklerin eski şaman törenlerinde, bir ip üzerine asılmış gök (yeşil), kırmızı, sarı ve beyaz bezlerin Şamana gök yolunu gösterdiğine inanmaları da, yeşil renk ile, beraberindeki kırmızı, sarı ve beyaz renklerin Türk inanç ve geleneklerinde nasıl yaygın bir yer tuttuğunu göstermesi bakımından kayda değer. Bu münasebetle onların yön belirtmede yeşil rengi doğunun sembolü olarak kullandıklarını hatırladıktan sonra, kendi doğularında kaldığı için Çinin sarı veya mavi ırmak olarak adlandırılan ırmağına Yaşıl Öğüz (yeşil öz = yeşil ırmak) dediklerini de kaydedelim... ...Sarı, kırmızı ve yeşil renkler, köklerini en eski Türk inanışlarından alarak, asırlar boyu Türklerin dinî, manevî ve giderek de millî hayatlarında çok yer tutmuş ve önem verilmiş renklerden olmuştur. Bu renklerin üçünün birden Göktürkler zamanından başlayarak Türklerde beyler zümresinin rağbet ettiği üçlü olarak yer aldığı görülmüştür. Aynı üç rengin Büyük Selçuklulardan Osmanlı Devletinin sonuna kadar devleti yönetenleri temsil eden sancak ve bayrak renkleri olarak kullanıldığını tespit ettik. Aynı renklerin Günümüz Türk Dünyasında Saha (Yakut)lardan Hakaslara, Kırgızlardan Özbeklere, Azerîlere ve Türkiye Türklerine kadar yaygın bir şekilde kullanıldığını gözledik. Yani, tıpkı Nevruz Bayramı gibi, sarı, kırmızı ve yeşil renkler üçlüsünün, yüzlerce yıldır Türk manevî ve millî hayatının, kısaca Türk kültürünün temel unsurlarından olduğu, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak tarzda ve açık bir biçimde ortaya çıkmıştır.... tümünü göster