Türkiyede roman türü hâlâ kesin bir eleştirel gözle incelenmemiştir; bunun nedeni, bu türün ilk dönemi ve özgül niteliklerinin anlaşılmamış olmasına bağlanır. Ayrıca Türk romanı hem geç doğmuştur, hem de aceleye gelmiştir. Roman türüne ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında yaklaşılmıştır. Dolayısıyla, Batı romanının çeşitli tarihsel süreçler içindeki yavaş oluşumu ile Türk romanının doğuş ortamı arasında hiçbir benzerlik yoktur. Ben de bu kitapta, çok genel düşüncelere dalmamak için, Namık Kemalin İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey (1876) adlı tek gerçek romanını temel aldım. Bu roman üzerinde yaptığım incelemeler beni sistemli olarak o çağın önemli ya da önemsiz kaynaklarına, folklor ya da yazına bağlanan bütün romansal yapıtlara, hikâye ve masallara kadar götürdü. Öyle sanıyorum ki, Namık Kemalin bu yapıtı, roman türünün ilk belirtilerinin bir toplamı niteliğini taşır; bunun özelliklerini, çalışmamın sonuçları daha iyi belirtecektir kanısındayım.
Türkiyede roman türü hâlâ kesin bir eleştirel gözle incelenmemiştir; bunun nedeni, bu türün ilk dönemi ve özgül niteliklerinin anlaşılmamış olmasına bağlanır. Ayrıca Türk romanı hem geç doğmuştur, hem de aceleye gelmiştir. Roman türüne ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında yaklaşılmıştır. Dolayısıyla, Batı romanının çeşitli tarihsel süreçler içindeki yavaş oluşumu ile Türk romanının doğuş ortamı arasında hiçbir benzerlik yoktur. Ben de bu kitapta, çok genel düşüncelere dalmamak için, Namık Kemalin İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey (1876) adlı tek gerçek romanını temel aldım. Bu roman üzerinde yaptığım incelemeler beni sistemli olarak o çağın önemli ya da önemsiz kaynaklarına, folklor ya da yazına bağlanan bütün romansal yapıtlara, hikâye ve masallara kadar götürdü. Öyle sanıyorum ki, Namık Kemalin bu yapıtı, roman türünün ilk belirtilerinin bir toplamı niteliğini taşır; bunun özelliklerini, çalışmamın sonuçları daha iyi belirtecektir kanısındayım.