Türk ve Yahudi Kültürlerine Bir Mukayeseli Bakış

Antik Mezopotamya uygarlıklarını büyük çoğunlukla Sami (Semitik) kökenli uluslar, ezcümle Asurlular, İbrani ve Araplar... temsil etmişler. Zamanla bunlardan ilki göçüp gitmiş, geriye kalan ikisi çıkmış günümüze. İbranilerle aynı soydan gelen Aramilerin dili, M.Ö. VII. ve VI. yylarda Yakın-Doğunun lingua francası olmuş, böylece Yahudilerle Arapları birbirlerine yakınlaştırmış: Gehenna olmuş cehennem ve daha niceleri... Muhammed, İbrahimin dinini ıslah etmek üzere yola çıkmıştı. Eski Ahid ile Kuran ve birçok dini uygulamalar arasındaki ayniyet böylece izahını buluyor.Kuran sözcüğünün etimonu tartışılıyor, hakkında varsayımlar ileri sürülüyor bu kitapta. Daha Selçukludan önce Yahudi kolonileri bulunuyordu Anadoluda. Roma döneminde diaspora (dağılma) bunları bu yarımadanın altmış kent ve sitesine dağıtmıştı. Bir kültürel alışveriş doğal oluyordu. Ahlattaki Selçuklu mezartaşlarında Yahudi Yıldızının (Mühr-ü Süleyman) bulunması şaşırtıcı olmuyor. Bunun izahı da yapılıyor bu arada. İslamiyet yoluyla da birçok Yahudi kültürel öğesi Türk kültürüne nüfuz etme olanağını buluyor. Hurafeler de aynı, cinlere inanışlar da; taş kültü, dairenin sembolizmi, saçın gücüne inanış da aynı... Ya her iki dine mensup kişilerin mezartaşlarındaki hayat ağacı motifleri; ya nazar değmesinden aynı ölçüde korkma ve buna karşı alınan önlemler. Ya ayların adları, ya Kuba - Kybele ile Kaaba (Kâbe) yakınlığı... Samilerde Kybele dağ olup bunun İbranicesi gebal, Arapçası cebeldir. Bu sonuncusu Osmanlıcaya aynen geçmişti. Sözcüklerde büyük etkileşime her adım başı rastlanıyor, dini uygulamalarda olduğu gibi. Ama iş burada kalmıyor, hukuk düzeninde de bunu görüyoruz: Kuşak bağlama - hilat, Osmanlı unvanları... Aynı bir kavram, bütün Samileri müşterek taşlar kültünden bir mabed inşasına götürmüş; Türk ve Yahudilerde ay hakkındaki inançlar da birbirlerine çok benzemiş, harman yerinin dini rituslarla ilişkisinde olduğu gibi. Nice ayrıntılar veriliyor bu kitapta...

Antik Mezopotamya uygarlıklarını büyük çoğunlukla Sami (Semitik) kökenli uluslar, ezcümle Asurlular, İbrani ve Araplar... temsil etmişler. Zamanla bunlardan ilki göçüp gitmiş, geriye kalan ikisi çıkmış günümüze. İbranilerle aynı soydan gelen Aramilerin dili, M.Ö. VII. ve VI. yylarda Yakın-Doğunun lingua francası olmuş, böylece Yahudilerle Arapları birbirlerine yakınlaştırmış: Gehenna olmuş cehennem ve daha niceleri... Muhammed, İbrahimin dinini ıslah etmek üzere yola çıkmıştı. Eski Ahid ile Kuran ve birçok dini uygulamalar arasındaki ayniyet böylece izahını buluyor.Kuran sözcüğünün etimonu tartışılıyor, hakkında varsayımlar ileri sürülüyor bu kitapta. Daha Selçukludan önce Yahudi kolonileri bulunuyordu Anadoluda. Roma döneminde diaspora (dağılma) bunları bu yarımadanın altmış kent ve sitesine dağıtmıştı. Bir kültürel alışveriş doğal oluyordu. Ahlattaki Selçuklu mezartaşlarında Yahudi Yıldızının (Mühr-ü Süleyman) bulunması şaşırtıcı olmuyor. Bunun izahı da yapılıyor bu arada. İslamiyet yoluyla da birçok Yahudi kültürel öğesi Türk kültürüne nüfuz etme olanağını buluyor. Hurafeler de aynı, cinlere inanışlar da; taş kültü, dairenin sembolizmi, saçın gücüne inanış da aynı... Ya her iki dine mensup kişilerin mezartaşlarındaki hayat ağacı motifleri; ya nazar değmesinden aynı ölçüde korkma ve buna karşı alınan önlemler. Ya ayların adları, ya Kuba - Kybele ile Kaaba (Kâbe) yakınlığı... Samilerde Kybele dağ olup bunun İbranicesi gebal, Arapçası cebeldir. Bu sonuncusu Osmanlıcaya aynen ... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9758586092

Etiketler: tasavvuf-tarikatlar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski