Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.
Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.
Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.
Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
(Tanıtım Bülteninden)
Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.
Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.
Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.
Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
(Tanıtım Bülteninden)
Bu kitap için söylenebilecek o kadar çok şey var ki. Ama ben lafı uzatmayıp yalnızca bir şey söyleyeceğim.
Çekirdek çitlemek...
Evet, bu kitabı okumak tıpkı çekirdek çitlemeye benziyor. Okudukça okuyor, tıpkı çekirdek gibi, birirmeden rahat edemiyorsunuz. Çekirdeğin lezzeti ağzınızda hoş bir tat bırakırken tuzu dudaklarınızı yakar ya hani, aynı öyle bir şey. Çekilen acıların içinde yakalanan küçük mutluluklar okuyanda bu hissi uyandırıyor. Kendimi fazla kaptırdığımdan mıdır bilemedim, karakterleri kendi çocukluğumda yaşadıklarımla karşılaştırıp, özellikle hasan'ın sapanlı sahnesinde, çocukluğumda yaşadığım benzer bir olay aklıma geldi. Tamam, çocukken belki Hasan kadar isabetli sapan atışı yapamıyordum ve onunki kadar kötü bir çocukluk yaşamadım ama bir defasında sapan ile mahallenin belalı gençlerine kafa tutmuşluğum, hatta çocuğun kulağını yarmışlığım var.
Assef'in tarifi, teyzemin benden bir yaş büyük oğluna o kadar benziyor ki onun yerine teyzemin oğlunu koydum, Amir'in babasını kendi babamın yerine. bizim için yaptığı fedakarlıkları, Allah uzun ömür versin kendi babamın öleceğini düşündüm. Sonradan açığa çıkan gerçeklere rağmen ne kadar da güzel tarif edilmiş bir baba tasfiri. Herhalde hemen herkesin babası kendi gözünde bu tasfirlerdeki gibidir.
Sanırım hikayenin kötü yanı, Amir'in, Hasan ile yaşadıklarının hemen hemen aynısını Sohrab ile de yaşaması. Sohrab'ın tekrar yetimhaneye bırakılma ihtimali doğduğunda yaptıkları sayılabilir. Bu kadar tesadüf biraz fazla gibi. Ayrıca o yaştaki bir çocuğun kendine ettiği son kötülük de öyle. O yaşta bir çocuk, psikolojisi ne kadar bozuk olursa olsun bunu aklına getiremez diye tahmin ediyorum.
Çok gerçekçi, çok sürükleyici, gözyaşartıcı bir kitap. Bu kitabı okumak biber gazı solumak, çekirdek çitlemek gibi.
"Eğer yukarıda bir tanrı varsa benim domuz yiyip viski içmemden daha önemli meselelerle uğraşıyordur."
"Yalnızca bir günah vardır,tek bir günah.O da hırsızlıktır.Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın bir çeşitlemesidir.Bir insanı öldürdüğün zaman,bir yaşamı çalmış olursun.Karısının elinden bir kocayı,çocuklarından bir babayı almış.Yalan söylediğinde,birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın.hile yaptığın birini aldattığın zaman doğruluğu,haklılığı çalmış olursun."
"Hümeyra ile ikimiz bütün dünayaya karşı.Sana şunu söyleyeyim Emircan sonuçta mutlaka dünya kazanır,düzen böyle."
"Özü sözü doğru olanların ortak yönü de budur.Karşısındaki kişinin de içten konuştuğunu sanırlar."
"Vicdanı olmayan iyiliği bilmeyen insan acı da çekmez."
Bazı kitaplar vardır. Yatmadan önce 10-15 sayfa okur uykunuz gelir uyursunuz. Bu kitaba başlarsınız uykuyu terk edersiniz. Kendinizi olayların akışına öyle bir kaptırırsınız ki; günlük yaşantınız altüst olur.Ancak bitirip kurtulabilirsiniz.
Sonunda kitaba yazarına hayran kalırsınız. Öyle güzel anlatılmıştır ki siz nefes bile almadan bu filmini seyretmiş gibi olursunuz.İyi ki okumuşum diyebileceğiniz birkaç kitaptan biri olarak hatıralarınızda kalacaktır.
Ben böyle bir kitap görmedim. Resmen tüylerim diken diken oldu okurken. Her saniyesinde yüreğime işledi. Okurken gözlerimden yaş geldi. Duygu boşalması yaşadım resmen. İnanılmaz bir kitap...
khaled gerçekten harika bir roman yazmış kalemi çok güçlü..
*Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Diğer günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir… Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun; karsının elinden kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.*
-Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın...
-Bir dakikaya kadar oylece durdum; bu gune kadar yaşadığım en uzun dakikadır. Saniyeler tek tek, damla damla akıyor, birbirini izleyen saniyelerin arasında bir sonsuzluk uzanıyordu...Hava ağırlaşmış nemlenmiş, neredeyse katılaşmıştı. Hava değil, tuğla soluyordum...
*Tek bir kural vardı, o da kuralsızlık. *
Ayrıntılara dikkat ederseniz Amerika'yı ve dahi genel anlamda emperyal kuvvetleri övücü bir çok yere şahit olabilirsiniz. Adeta ABD'nin gerçek bir kurtarıcı olduğunun hikayesi var alt metinde.
Öylesine etkiledi ki, acaba ben de böyle şeyler yaptım mı, yapıyor muyum diye dönüp arkama bakmama neden oldu. Tavsiye ediyorum.
e-kitap, 372 sayfa
29Mayıs2003 tarihinde, Everest Yayınları tarafından yayınlandı