Uğultulu Tepeler, ilk yayımlandığında, dönemin en saygın edebiyat dergisi Quarterly Reviewda onulmaz biçimde canavarca, isyan ettirecek nitelikte bir roman olarak değerlendirilmişti. Bugün ise, edebiyat tarihçileri bir başyapıt ile karşı karşıya bulunduğumuzdan eminler. Earnshaw çiftliğine getirilen yoksul, sahipsiz çingene çocuğu Heathcliff ile çiftliğin güzel kızı Catherine arasındaki tutku, uğultulu tepelerin laneti gibi dolaşır ortada; duygularıyla oynanan Heathcliff sevgilisinin soylu ve varlıklı Edgar Linton ile evlenmesi üzerine, her iki aileden de öç almaya kalkar. Uğultulu Tepeler, genç yaşta öteki kardeşleri gibi veremden ölen Emily Brontënin tek romanı olsa da, Victoria Çağının gerçekçilik arayışı içinde romantik bir aykırılık olarak da tektir.Uğultulu Tepeler: Ölmeyen aşk.
Uğultulu Tepeler, ilk yayımlandığında, dönemin en saygın edebiyat dergisi Quarterly Reviewda onulmaz biçimde canavarca, isyan ettirecek nitelikte bir roman olarak değerlendirilmişti. Bugün ise, edebiyat tarihçileri bir başyapıt ile karşı karşıya bulunduğumuzdan eminler. Earnshaw çiftliğine getirilen yoksul, sahipsiz çingene çocuğu Heathcliff ile çiftliğin güzel kızı Catherine arasındaki tutku, uğultulu tepelerin laneti gibi dolaşır ortada; duygularıyla oynanan Heathcliff sevgilisinin soylu ve varlıklı Edgar Linton ile evlenmesi üzerine, her iki aileden de öç almaya kalkar. Uğultulu Tepeler, genç yaşta öteki kardeşleri gibi veremden ölen Emily Brontënin tek romanı olsa da, Victoria Çağının gerçekçilik arayışı içinde romantik bir aykırılık olarak da tektir.Uğultulu Tepeler: Ölmeyen aşk.
Uğultulu tepeler bir aşk romanı değil. Önce bu konuda bir yanlış anlaşılma olmasını engellemek gerek. Uğultulu Tepeler bir nefret romanı. Emily Bronte'un ne kadar şahane bir yazar olduğunun kanıtı. Bir nefreti bu kadar akıcı ve sıkmadan anlatabilmek öz olan. Tutkularımızın bizlere ve çevremizdekilere nasıl zarar verdiğin "klasiklerden" bir kanıtı. Okunmaya ve okutulmaya değer...
'Ruhlarımız neden yapılmış olursa olsun. onunki ve benimki aynı.' Cok etkileyici bir kitaptı.
Bittiğinde boğazıma koca bir düğüm olarak oturan kitap.
Tarihi roman okumayı çok çok seviyorum.Hele 17-18. yy İngilteresinde geçen romanları.Ama Uğultulu Tepeler bambaşkaydı.
O kadar akıcı ki bir hizmetçinin ağzından sadece onun gözlemleri şeklinde yazılmasına rağmen hikayeyi yaşıyorsunuz.O kadar o rüzgarlı bayırlarda hissettim ki kendimi okurken müthiş keyifliydi.
Okudukça bana müthiş zevk veren kurgu bi yerden sonra artık bıçak gibi saplanmaya başladı içime.Öyle ki Catherine gece karanlığında mutfağın bir köşesinde olan Heathcliff'ten habersiz Nelly'e aslında sadece onu sevdiğini ama Edgar Linton ile evlenmek zorunda olduğunu söylerken içim buz kesti.Ağlamak istedim ve ağladım da sanırım.
Evet Uğultulu Tepeler bir nefret romanı ama aynı zamanda güçlü bir tutkuyu da içinde barındırıyor roman.Neden bilmiyorum yaptığı onca şeye rağmen Heathcliff'ten asla ama asla nefret etmedim, edemedim.Bu çok garip.Catherine'e Heathcliff'ten daha çok kızdım, öfkelendim okurken.
Bu arada karakterlerin çocuklarına da aynı isimler verildiği için birazcık isim konusunda birbirine girmeler olabilir okurken ama dikkatli okursanız sorun yaşamazsınız.Ben kitabın başında kiracı aileyi tanımaya çalışırken tahminleri sürekli yanlış çıkınca "ne oluyor ya, nasıl akrabalar bunlar o zaman demiştim?"
Kitap çok çok güzel ve ben bu kitabı uzun zamandır okumadan kitaplığımda sakladığıma hala inanamıyorum.Ne salaklık.Okurken bende Uğultulu Tepelerde o güzel fundalıkların arasında yaşamak istedim biran için.O kadar güzel anlatılmış ki oralar.
Benim bu kitaptaki kahramanım onca şey yapmasına rağmen hala sevdiğim, tutkusuna aşık olduğum Heathcliff'tir, birde Hareton var tabi, oda kitaptaki 2. kahramanım.Umarım Küçük Catherine ile Grange'de güzel bir hayat sürmüşlerdir.Nelly de başlarında.Joseph ise İncilini okuyarak ölmüştür heralde.
Neyse kitap beni büyüledi kısaca.Hayatımın sonuna kadar yanımda olmasını istediğim bir kitap daha bulmanın mutluluğuyla yazımı bitiriyorum, sevgiler :)
çok etkileyici bir intikam öyküsü...
o dönemde böyle bir kitap yazıp kabul ettirmek mümkün değildi aslında, bu da yazarın ne kadar sıradışı bir insan olduğunu gösteriyor.
Klasik iyidir. Hele bu bir Bronte kardeşler eseri ise o yüzyılı yaşarsınız. Mükemmel.
bu benzersiz yazar keşke daha çok yaşasaydı da daha çok eser bıraksaydı bizlere..
3 senedir okudum . favori kitaplarımdandır . filmini de izledim . çok olaylar oluyor . bazen üzülürken bazen kızarsın . öyle kitaptır . zaten ordakı aşk durumu yeteri kadar farklıdır . karakterler o kadar gaiptir ki sevsen mi kızsan mı bilemiyorsun . ama okuduğum için mutlu olduğum kitaplardan biri . tavsiye ederim
okurken neredeyse eridiğim baş ucu kitaplarımdan
416 sayfa