Al atların uçtuğu ırmak boylarını, kekliklerin ötüştüğü, silahların konuştuğu dağları anlatırken gözlerinden bir bulut geçerdi nenemin, yağmur olur yağardı üstümüze..
Seferberlikten dönen dedemin acı dolu öyküsünü dinlerdim, uzun kış gecelerinde, nenemin dizinin dibinde otururken.. Ocağın alazı yüzüme vururdu, ben dağların yalnızlığını, dedemin büyük çaresizliğini yaşardım, nedemin şiir gibi destanlarının içinde akıp giderken..
Al atların uçtuğu ırmak boylarını, kekliklerin ötüştüğü, silahların konuştuğu dağları anlatırken gözlerinden bir bulut geçerdi nenemin, yağmur olur yağardı üstümüze..
Seferberlikten dönen dedemin acı dolu öyküsünü dinlerdim, uzun kış gecelerinde, nenemin dizinin dibinde otururken.. Ocağın alazı yüzüme vururdu, ben dağların yalnızlığını, dedemin büyük çaresizliğini yaşardım, nedemin şiir gibi destanlarının içinde akıp giderken..
Birinci Dünya Savaşının Osmanlı açısından çetin geçtiği yıllarda, Yozgatın ileri gelenlerinden Çapanoğullarının Hilafeti evvela da kendi itibarlarını kurtarmak üzre o dönem çok güçlü olan eşkıyalar ile birleşmek suretiyle giriştikleri isyanı anlatan Siyami Yozgat sürükleyici bir eser çıkarmış ortaya. Kimseyi yargılamadan, kimseyi aklamadan, olduğu gibi anlatmış duyduğu, dinlediği, okuduğu şeyleri. Tam manasıyla yorumsuz bir dönem romanı olmuş. Kitapta ismi geçen şahısların hepsi gerçek. Ve bu şahsiyetleri tanırken zaman zaman kızıyor, zaman zaman acıyor, zaman zaman da hak veriyorsunuz.
En çok da içiniz yanıyor; ülkemizin maalesef bir türlü kurtulamadığı kardeş kavgasının hala sürüp gitmekte olduğunu gördükçe.
Karton Cilt, 590 sayfa
6Ekim2011 tarihinde, Kün yayınları tarafından yayınlandı