Yazın sanatı, kendi çağının sorunlarının yanı sıra, insanlığın evrensel çelişkilerini de ortaya koyduğu ölçüde ardında iz bırakır. Kate Chopin, öyküleriyle bu ünvanı çoktan hak ediyor. Amerikan öykü geleneğinin ve birinci dalga feminist yazınının önde gelen temsilcisi Chopin, Uyanış ve Seçme Öyküler çalışmasında, on dokuzuncu yüzyıl kadınının karşılaştığı sorunlarla birlikte kadınlık halleri ve kadın olmanın kadim güçlükleri ile çelişkilerini ortaya koyuyor. Chopin, ikinci dalga feminizminin yükselişe geçmesine kadar, yayımlandığı dönemde Amerikada edebiyat çevrelerinin eleştiri oklarını üstüne çeken öyküleriyle akılda kalmıştı. Günümüzde Chopinin eserleri, toplumsal cinsiyetlerin şekillenişine işaret etmesi, ırk ve cinsiyet ayrımları etrafında yapılanan kadın ve erkek rollerini vurgulaması, doğalcı yazın tarzını kendine özgü olarak ele almasıyla çağdaşlarından ayırt edilebilir. Uyanış ve Seçme Öykülerde ise, erkek egemen bir dünyada özellikle evli kadınların yaşadığı güçlükler, dönüşümler resmedilir. Uyanış, Simon de Beauvoirın kadın doğulmaz, kadın olunur sözünü doğrularcasına, modernist kadın bilincindeki kırılmaların, uyanışların ilk kez cesaretle ele alınması bakımından edebiyat dünyasındaki saygın yerini koruyacaktır.
Yazın sanatı, kendi çağının sorunlarının yanı sıra, insanlığın evrensel çelişkilerini de ortaya koyduğu ölçüde ardında iz bırakır. Kate Chopin, öyküleriyle bu ünvanı çoktan hak ediyor. Amerikan öykü geleneğinin ve birinci dalga feminist yazınının önde gelen temsilcisi Chopin, Uyanış ve Seçme Öyküler çalışmasında, on dokuzuncu yüzyıl kadınının karşılaştığı sorunlarla birlikte kadınlık halleri ve kadın olmanın kadim güçlükleri ile çelişkilerini ortaya koyuyor. Chopin, ikinci dalga feminizminin yükselişe geçmesine kadar, yayımlandığı dönemde Amerikada edebiyat çevrelerinin eleştiri oklarını üstüne çeken öyküleriyle akılda kalmıştı. Günümüzde Chopinin eserleri, toplumsal cinsiyetlerin şekillenişine işaret etmesi, ırk ve cinsiyet ayrımları etrafında yapılanan kadın ve erkek rollerini vurgulaması, doğalcı yazın tarzını kendine özgü olarak ele almasıyla çağdaşlarından ayırt edilebilir. Uyanış ve Seçme Öykülerde ise, erkek egemen bir dünyada özellikle evli kadınların yaşadığı güçlükler, dönüşümler resmedilir. Uyanış, Simon de Beauvoirın kadın doğulmaz, kadın olunur sözünü doğrularcasına, modernist kadın bilincindeki kırılmaların, uyanışların ilk kez cesaretle ele alınması bakımından edebiyat dünyasındaki saygın yerini koruyacaktır.