Şiir bilinçle bilinçaltının bir çarpışmasıdır. Her olay, her düşünce, her şiir gelir, bilinçaltındaki yerini alır. Ozan da, şiirini yazarken bundan, bu algı dağarcığından yararlanır. Ama bu, dağarcığa giren her şeyin, günün birinde, bir şiir, bir dize olarak su üstüne çıkacağı anlamına gelmez.Kimi ozanlar eski şiirlerden, eski düşüncelerden yararlanır,kimileri yaralanmaz.1940 Şiiri biraz da geleneğe arka dönmüş bir şiirdir. Ne var, onun, eski şiirin deyiş biçimlerinden yararlanmadığı da söylenemez.Her ozan kendini devrim içinde bulur. Ondan kaçmak istese de algılar dağarcığı yakasına yapışır. Hele karşı-devrim algıları çoğaldıkça, devrim algıları daha da keskinleşir ve kendi yapısına ters düşen algıları ortadan kaldırır.Kısacası, devrimcilik ozanın görevinden değil, özünden gelen bir şeydir. Ancak karşı- devrimin ortadan silinmesiyle doruk bir hale geçebilir.
Şiir bilinçle bilinçaltının bir çarpışmasıdır. Her olay, her düşünce, her şiir gelir, bilinçaltındaki yerini alır. Ozan da, şiirini yazarken bundan, bu algı dağarcığından yararlanır. Ama bu, dağarcığa giren her şeyin, günün birinde, bir şiir, bir dize olarak su üstüne çıkacağı anlamına gelmez.Kimi ozanlar eski şiirlerden, eski düşüncelerden yararlanır,kimileri yaralanmaz.1940 Şiiri biraz da geleneğe arka dönmüş bir şiirdir. Ne var, onun, eski şiirin deyiş biçimlerinden yararlanmadığı da söylenemez.Her ozan kendini devrim içinde bulur. Ondan kaçmak istese de algılar dağarcığı yakasına yapışır. Hele karşı-devrim algıları çoğaldıkça, devrim algıları daha da keskinleşir ve kendi yapısına ters düşen algıları ortadan kaldırır.Kısacası, devrimcilik ozanın görevinden değil, özünden gelen bir şeydir. Ancak karşı- devrimin ortadan silinmesiyle doruk bir hale geçebilir.