(...) Vedalaşmalar bize, şairin bir öğüt beklediği, büyük ve uzak yağmurları hatırlatmaktadır: Bu umutsuzluk ve karanlık içinde, nasıl fener yapabiliriz kemiklerimizden? Geçmiş zamanlara, halkının derin ve çok eskilere uzanan köklerine dalıp giden şair, güneşi sırma ile taş üzerine nakşeden bilge kadınların varlığını fark etmekte, bu şiir serüveninin sonunda şöyle seslenmektedir: Tıkabasa hiçlik dolu bir kadeh kalkarmış havaya erkek ve dişinin ruhları çoştuğunda... ...
(...) Vedalaşmalar bize, şairin bir öğüt beklediği, büyük ve uzak yağmurları hatırlatmaktadır: Bu umutsuzluk ve karanlık içinde, nasıl fener yapabiliriz kemiklerimizden? Geçmiş zamanlara, halkının derin ve çok eskilere uzanan köklerine dalıp giden şair, güneşi sırma ile taş üzerine nakşeden bilge kadınların varlığını fark etmekte, bu şiir serüveninin sonunda şöyle seslenmektedir: Tıkabasa hiçlik dolu bir kadeh kalkarmış havaya erkek ve dişinin ruhları çoştuğunda... ...