Hayat, kimileri için tehlikeli sularda kulaç atmaktır, kimileri içinse ezber yaşamlardaki güven duygusu... İçimizden gelen seslerin arzu uyandırıcı uğultusu bir davettir çoğu zaman. Kaybolmak işten bile değildir... Daha çok gazeteci/televizyoncu kimliğiyle tanıdığımız Fuat Uğur, işte bu azınlıkta kalanların tehlikeli yolculuklarına davet ediyor bizleri. Her öyküsünde bizi başka bir yerimizden yakalıyor, rahatsız etmek için...Babam öğrenme konusundaki azmimin varacağı yeri gösterebilmek için bir kibrit kutusu almış, içindekileri benim gibi yakarak söndürmüştü. O da muzip bir insandı belki, yalnızca yöntemi biraz farklıydı. Ben kendi deneyimde, bir kibritin havayla temas ederek ne kadar süre yanabileceğini test ederken, o yaktığı kibrit çöplerinin hepsini birer birer avuçlarımın içine bastırmıştı. Tabii bu işlem sırasında alevlerin oksijenle ilişkisi kesildiği için kibrit çöpleri bir-iki saniye sonra sönüvermişti. Babamın bu deneyi canımı çok acıtmıştı. Bir kutuda yaklaşık elli çöp olduğunu hesap ederek geriye doğru sayıyordum. Elli, kırk dokuz, kırk sekiz... Zaman ne kadar yavaş ilerliyordu; otuz altı... yirmi iki... on yedi...
Hayat, kimileri için tehlikeli sularda kulaç atmaktır, kimileri içinse ezber yaşamlardaki güven duygusu... İçimizden gelen seslerin arzu uyandırıcı uğultusu bir davettir çoğu zaman. Kaybolmak işten bile değildir... Daha çok gazeteci/televizyoncu kimliğiyle tanıdığımız Fuat Uğur, işte bu azınlıkta kalanların tehlikeli yolculuklarına davet ediyor bizleri. Her öyküsünde bizi başka bir yerimizden yakalıyor, rahatsız etmek için...Babam öğrenme konusundaki azmimin varacağı yeri gösterebilmek için bir kibrit kutusu almış, içindekileri benim gibi yakarak söndürmüştü. O da muzip bir insandı belki, yalnızca yöntemi biraz farklıydı. Ben kendi deneyimde, bir kibritin havayla temas ederek ne kadar süre yanabileceğini test ederken, o yaktığı kibrit çöplerinin hepsini birer birer avuçlarımın içine bastırmıştı. Tabii bu işlem sırasında alevlerin oksijenle ilişkisi kesildiği için kibrit çöpleri bir-iki saniye sonra sönüvermişti. Babamın bu deneyi canımı çok acıtmıştı. Bir kutuda yaklaşık elli çöp olduğunu hesap ederek geriye doğru sayıyordum. Elli, kırk dokuz, kırk sekiz... Zaman ne kadar yavaş ilerliyordu; otuz altı... yirmi iki... on yedi...