Uzun kış günlerinden sonra gelir, o güzelim bahar. Yeşil dünyayı sarar. Güneş insanı yeniden ısıtmaya başlar. Kırlarda çiçekler, ekinlerin içinden güneşi yakalamaya çalışıyorlar. O kokuları, çiçek kokuları toprak kokusuna karışıyor. İnsanı dayanılmaz bir mutluluk, yaşamın, yalnızca yaşamanın o doyulmaz tadı sarıyor. Ekinlerin içindeki çiçeklerin, boyları uzun, taçları geniş... Oysa çiğnenmiş, ezilmiş toprak, ürünlerine karşı pek eli açık değil. Korunmuş tarladaki o görkemli papatya, yeşilin içinde bembeyaz güzelliğini sergileyen o sevgili çiçek, şu ayağımın altında toprağa yapışıp kalmış ufacık nokta mı?.. Ya yabani sümbüller, uzun saplı sümbüller, neden ayak altı yerlerde böyle küçücükler?...
Uzun kış günlerinden sonra gelir, o güzelim bahar. Yeşil dünyayı sarar. Güneş insanı yeniden ısıtmaya başlar. Kırlarda çiçekler, ekinlerin içinden güneşi yakalamaya çalışıyorlar. O kokuları, çiçek kokuları toprak kokusuna karışıyor. İnsanı dayanılmaz bir mutluluk, yaşamın, yalnızca yaşamanın o doyulmaz tadı sarıyor. Ekinlerin içindeki çiçeklerin, boyları uzun, taçları geniş... Oysa çiğnenmiş, ezilmiş toprak, ürünlerine karşı pek eli açık değil. Korunmuş tarladaki o görkemli papatya, yeşilin içinde bembeyaz güzelliğini sergileyen o sevgili çiçek, şu ayağımın altında toprağa yapışıp kalmış ufacık nokta mı?.. Ya yabani sümbüller, uzun saplı sümbüller, neden ayak altı yerlerde böyle küçücükler?...