Müzik seti, girişte, hemen solda durur. Yanında dizi dizi, artık kimsenin rağbet etmediği otuzüçlük plaklar, kırkbeşlikler. Sonra kasetler, CDler. Onlara dokunamam. Hele plaklara, hiç. Acımasızca geçmişi anımsatacaklardır; annelerimizi, babalarımızı, yitirdiklerimizi. Yüzlerini artık silik soluk hatırladığımız, seslerinin tınısını çoktan unuttuğumuz insanları. Gitgide çoğalan yalnızlığımızı. Kimsesizliğimizi.Edebiyatımıza ilk kitabı Yanlış Hikâyelerle giren Kadri Öztopçuya göre başlı başına birer belleğe dönüşmüş nesnelerle anı parçaları arasında pek fark yoktur. Öykücü anlık olaylardan, ses ve görüntülerden olduğu kadar insan yaşamında yer etmiş nesnelerden de yola çıkabilir. Yanlış Hikâyeler, yaşadığımız kentleri, odaları, tanıdığımız kadınlarla erkekleri, görüp geçirdiğimiz mutlu saatlerle acıları son derece yalın ve kıvrak bir dille anlatıyor.
Müzik seti, girişte, hemen solda durur. Yanında dizi dizi, artık kimsenin rağbet etmediği otuzüçlük plaklar, kırkbeşlikler. Sonra kasetler, CDler. Onlara dokunamam. Hele plaklara, hiç. Acımasızca geçmişi anımsatacaklardır; annelerimizi, babalarımızı, yitirdiklerimizi. Yüzlerini artık silik soluk hatırladığımız, seslerinin tınısını çoktan unuttuğumuz insanları. Gitgide çoğalan yalnızlığımızı. Kimsesizliğimizi.Edebiyatımıza ilk kitabı Yanlış Hikâyelerle giren Kadri Öztopçuya göre başlı başına birer belleğe dönüşmüş nesnelerle anı parçaları arasında pek fark yoktur. Öykücü anlık olaylardan, ses ve görüntülerden olduğu kadar insan yaşamında yer etmiş nesnelerden de yola çıkabilir. Yanlış Hikâyeler, yaşadığımız kentleri, odaları, tanıdığımız kadınlarla erkekleri, görüp geçirdiğimiz mutlu saatlerle acıları son derece yalın ve kıvrak bir dille anlatıyor.