Kant felsefe tarihinde çığır açan ünlü eseri An Usun Eleştirisi ile bize dünyadaki olguların aslında nasıl olup da zihnimizdeki birtakım bilişsel yapılar tarafından bir anlamda yaratıldığını kendi terimleriyle göstermeye çalıştığında aslında insanın temelde ne kadar teorik eğilimli bir yapıya sahip olduğunu da yeterince vurgulamıştı. Bu vurgu son dönemdeki bilim felsefesi anlayışının da temelini oluşturmakta ve sosyal bilimlerde hatta yavaş yavaş doğa bilimlerinde anık olgusal gerçekliğin bizim kavramsal dünyamıza bağımlılığı ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Şimdilerde artık bilimsel bir araştırmanın en temel göstergelerinden birisi, araştırmacının olgusal dünyaya yüzünü çevirmeden önce, bu dünyada yapacağı sorgulamanın temel çerçevesini yani teorisini net bir şekilde ortaya koymuş olmasıdır. İşte Yapısal Eşitlik Modellemesi bu anlamda araştırmacılara olağan istatistiksel tekniklerin sunamayacağı olanaklar tanımakta ancak aynı zamanda bu olanakların ancak ve ancak teorik dayanaklar içinde anlam kazanabileceği bir temel üzerinde yükselmektedir. Yani eğer dünyaya belli lensler aracılığıyla bakmayı ve toplumsal (sosyolojik), kişisel (psikolojik) ya da sağlıkla ilişkili (tıp) olguların ne şekilde örgütlendiğini kavramayı kendinize bir sorun olarak tanımladıysanız bu analiz yöntemi ile gerçekliğe ilişkin daha özgür belirlemeler yapmanız ve bu süreçte yaratıcılığınızı daha fazla kullanmanız mümkün hale gelmektedir. Ülkemizde bir ilk olan bu kitap, Türkiyede gittikçe yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanan ve ancak kaynak sıkıntısı yüzünden çok sınırlı kişi tarafından kullanılabilen söz konusu istatistik yönteminin temel ilkelerini ve aşama aşama uygulanmasını altın standartlara sahip olduğu belirtilen LISREL programı aracılığıyla öğretmeyi amaçlamaktadır. Kitapta yapısal eşitlik modellemesinin en temel kavramlarının yanı sıra en temel problem noktalarına ilişkin sorunlar ve çözüm yöntemleri ile birlikte değişik problemlere odaklanılanlamamı uygulamalı çok sayıda örnek sunulmaktadır. Tüm örnekler okuyucunun kendisi tarafından tekrar edilebilecek şekilde verilmiştir ve böylece öğrenme sürecinin hızlandırılması sağlanmaya çalışılmıştır. Amaç, kitabı hakkıyla bitiren herkesin kendi teorisine olgusal dünyada destek bulabilmesini sağlayacak düzeyde bilgi ve beceri kazandırmaktır.
Kant felsefe tarihinde çığır açan ünlü eseri An Usun Eleştirisi ile bize dünyadaki olguların aslında nasıl olup da zihnimizdeki birtakım bilişsel yapılar tarafından bir anlamda yaratıldığını kendi terimleriyle göstermeye çalıştığında aslında insanın temelde ne kadar teorik eğilimli bir yapıya sahip olduğunu da yeterince vurgulamıştı. Bu vurgu son dönemdeki bilim felsefesi anlayışının da temelini oluşturmakta ve sosyal bilimlerde hatta yavaş yavaş doğa bilimlerinde anık olgusal gerçekliğin bizim kavramsal dünyamıza bağımlılığı ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Şimdilerde artık bilimsel bir araştırmanın en temel göstergelerinden birisi, araştırmacının olgusal dünyaya yüzünü çevirmeden önce, bu dünyada yapacağı sorgulamanın temel çerçevesini yani teorisini net bir şekilde ortaya koymuş olmasıdır. İşte Yapısal Eşitlik Modellemesi bu anlamda araştırmacılara olağan istatistiksel tekniklerin sunamayacağı olanaklar tanımakta ancak aynı zamanda bu olanakların ancak ve ancak teorik dayanaklar içinde anlam kazanabileceği bir temel üzerinde yükselmektedir. Yani eğer dünyaya belli lensler aracılığıyla bakmayı ve toplumsal (sosyolojik), kişisel (psikolojik) ya da sağlıkla ilişkili (tıp) olguların ne şekilde örgütlendiğini kavramayı kendinize bir sorun olarak tanımladıysanız bu analiz yöntemi ile gerçekliğe ilişkin daha özgür belirlemeler yapmanız ve bu süreçte yaratıcılığınızı daha fazla kullanmanız mümkün hale gelmektedir. Ülkemizde bir ilk olan bu kitap, Türkiyede gittikçe yaygın bir ş... tümünü göster