“Geçerdi, aslında yaşadığımız her şey er ya da geç geçerdi. Bedenimize aldığımız yaralar geçerdi. Ruhumuza aldığımız yaralar da bir süre sonra eskisi gibi acıtmadığı için onlar da geçerdi. Kalbimize aldığımız yaralar iseasla geçmeyecek gibi hissettirse de zamanla onların da geçtiğini görürdük. Hangi acı geçmezdi, biliyor musunuz? Aklımıza aldığımız acılar geçmezdi. Beden iyileşir, ruh güçlenir, kalp tecrübe edinir ama akıl hep aynı kalırdı.”
Damgacı için belki de yolun sonu görünmüştür ancak Sedef için çözülmesi gereken düğümler sadece bundan ibaret değildir. Yüzleşmesi gereken bir geçmişi, söylenmesi gereken sözleri ve hesabının sorulması gereken yenilmişlikleri vardır.Tüm bunlardan bir çırpıda sıyrılmak hiç de kolay değildir. Artık Sedef tek başınadır ve tüm yükleri tek başına omuzlamak zorundadır. Fakat hayat, hiç de onun planlarını uygulayacak gibi görünmemektedir. Başına geleceklerden habersiz, bir sona doğru adım adım yürümektedir.
Peki, bu son Sedef’i nereye sürükleyecektir?
“Geçerdi, aslında yaşadığımız her şey er ya da geç geçerdi. Bedenimize aldığımız yaralar geçerdi. Ruhumuza aldığımız yaralar da bir süre sonra eskisi gibi acıtmadığı için onlar da geçerdi. Kalbimize aldığımız yaralar iseasla geçmeyecek gibi hissettirse de zamanla onların da geçtiğini görürdük. Hangi acı geçmezdi, biliyor musunuz? Aklımıza aldığımız acılar geçmezdi. Beden iyileşir, ruh güçlenir, kalp tecrübe edinir ama akıl hep aynı kalırdı.”
Damgacı için belki de yolun sonu görünmüştür ancak Sedef için çözülmesi gereken düğümler sadece bundan ibaret değildir. Yüzleşmesi gereken bir geçmişi, söylenmesi gereken sözleri ve hesabının sorulması gereken yenilmişlikleri vardır.Tüm bunlardan bir çırpıda sıyrılmak hiç de kolay değildir. Artık Sedef tek başınadır ve tüm yükleri tek başına omuzlamak zorundadır. Fakat hayat, hiç de onun planlarını uygulayacak gibi görünmemektedir. Başına geleceklerden habersiz, bir sona doğru adım adım yürümektedir.
Peki, bu son Sedef’i nereye sürükleyecektir?
Yine bir seriyi daha bitirmenin buruk sevinci içindeyim.
Otuz kimsesiz çocuğun yetimhanede damgalanıp kaderlerinin belirlenmesiyle olaylar başladı.
Hepsi damgacının peşinde olduğu av iken; bir anda avcı durumuna düştüler. Mücadele ettiler, kayıplar verdiler, ihanete uğradılar, birbirlerine güvenmeyi öğrendiler, sevdiler, acı çektiler, ağladılar ama en çok birbirlerine aile oldular.
Seri boyunca hüznü, acıyı, dostluğu, sevgiyi, ihaneti, rekabeti, mücadeleyi, affetmeyi yer yer hissettiren; okurken eğlendiren bir seriydi.
Çok keyifle okudum. Kuzey ile Sedefin ilişkisi çok ama çok güzeldi. Bu ikiliyi her okuduğumda, sımsıkı sarılasım geliyor. Yetimhanede yolları kesişen bu yedi kişinin birbirlerine dost, aile olmasını okuduk.
------------
“Sevdiğin bir şeyler mutlaka olmalı, Sedef.”
“Kendimi seviyorum.”
“Başka?”
“Arkadaşlarımı da seviyorum.”
“Başka?”
“Kendimi ve arkadaşlarımı sevmek dışında hiçbir şeyi sevmiyorum,” dediğimde bir sessizlik oluştu. Sanırım beklediği gibi verimli bir sohbet olmuyordu. Belki de ona karşı bu kadar dürüst olmayı bırakmalıydım.
*******
Benim bir parça öldüğüm ama onları yaşattığım bir hikayenin ilk adımını atmıştım o gece. Arda öldü, onunla birlikte ben öldüm ama çocuklar yaşıyor. İşte bu bana yeten bir sondu.
******
“Alaz”, deyip ona tatlı tatlı gülümsedim. “Benim kazandığımı söyler misin? Beni bilirsin, hiç gurur yapmam, kazandım sayarım,” dediğimde başını arkaya doğru kaldırıp yüksek sesle gülünce ben de güldüm. Bu atışmalarımız onu oldukça eğlendiriyordu. “Alaz! Kazandın desene, böyle durmaktan çok yoruldum.” Hiç öyle hakkım olmayan galibiyeti kabul etmezlik yapmam.
400 sayfa
Ekim2021 tarihinde, Ephesus Yayınları tarafından yayınlandı