Roman, şüpheli bir ölüm etrafında geçiyor. Ülkenin en ünlü yazarlarından biri olan Yasemin Kurt, Eskişehirde ölü bulunur. Cesedi henüz soğumadan bulup polise haber veren, Şair Selçuk Selimdir. Katil zanlılarından biri olur doğal olarak. Eskişehirin tek adli tabibi Doktor Hikmet Bey de bir gece önce yazarla içki içmiş, tartışmış ve eve sabaha karşı çok sarhoş dönmüştür. Yasemin Kurtun yanından nasıl ayrıldığını anımsamamaktadır. Yazarı kendisinin öldürdüğünü sanmaktadır ve şehir başsavcısından kendisini tutuklatmasını ister. Kategorik olarak bir cinayet romanı sayılabilirse de, içerisinde oldukça fazla siyasal, felsefi tartışmalar barındıran bir romanla karşı karşıyayız. Seksen öncesinde ülkenin yaşadığı alacakaranlık ortamı tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren roman,12 Eylülün hemen sonrasında da İstanbulda üniversite ortamını gözler önüne seriyor. Planlanan bir yemek boykotu sürecinde sol hareketlerde yaşanan kahramanların, kırklı yaşlarından sürdükleri yaşamlarının da yakın tanığı oluyoruz. Yasemin Kurt Öldü ye bir hesaplaşma romanı da diyebiliriz. Yazarın kendisi ile, ülkesi ile, kenti ile, sol hareketler ile, edebiyat ile, psikiyatri ile. Roman, hacmin ötesinde bir yoğunluk taşıyor... (Tanıtım Yazısından) ...Kimsenin kimseyi değiştirmesinin mümkün olmadığı günlerdi. İnsanları değiştirebilmek değil ancak eksiltebilmek mümkündü. Öldürerek! .. Karşısındaki aşağılanıyor, yutkunup ama yine de haklısın diyemiyordu... Ne yazık ki üçünün de kanları damladı üzerime. En son ve en acıklısı da Yesemininki oldu. Öldü Yasemin. Hikmet, ölümün kıyısından döndü, kafatasının içinde bir mermi çekirdeği ile yaşıyor. Coşkununkilerse en az tedirginlik yaratandı. Sık sık avuç içleriyle, dizleri kanardı Coşkunun. Birbirlerine yakın evlerde, birbirlerinden habersizce büyüyorlardı. Hayat çizgileri henüz kesişmemişti.
Roman, şüpheli bir ölüm etrafında geçiyor. Ülkenin en ünlü yazarlarından biri olan Yasemin Kurt, Eskişehirde ölü bulunur. Cesedi henüz soğumadan bulup polise haber veren, Şair Selçuk Selimdir. Katil zanlılarından biri olur doğal olarak. Eskişehirin tek adli tabibi Doktor Hikmet Bey de bir gece önce yazarla içki içmiş, tartışmış ve eve sabaha karşı çok sarhoş dönmüştür. Yasemin Kurtun yanından nasıl ayrıldığını anımsamamaktadır. Yazarı kendisinin öldürdüğünü sanmaktadır ve şehir başsavcısından kendisini tutuklatmasını ister. Kategorik olarak bir cinayet romanı sayılabilirse de, içerisinde oldukça fazla siyasal, felsefi tartışmalar barındıran bir romanla karşı karşıyayız. Seksen öncesinde ülkenin yaşadığı alacakaranlık ortamı tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren roman,12 Eylülün hemen sonrasında da İstanbulda üniversite ortamını gözler önüne seriyor. Planlanan bir yemek boykotu sürecinde sol hareketlerde yaşanan kahramanların, kırklı yaşlarından sürdükleri yaşamlarının da yakın tanığı oluyoruz. Yasemin Kurt Öldü ye bir hesaplaşma romanı da diyebiliriz. Yazarın kendisi ile, ülkesi ile, kenti ile, sol hareketler ile, edebiyat ile, psikiyatri ile. Roman, hacmin ötesinde bir yoğunluk taşıyor... (Tanıtım Yazısından) ...Kimsenin kimseyi değiştirmesinin mümkün olmadığı günlerdi. İnsanları değiştirebilmek değil ancak eksiltebilmek mümkündü. Öldürerek! .. Karşısındaki aşağılanıyor, yutkunup ama yine de haklısın diyemiyordu... Ne yazık ki üçünün de kanları damladı üzerime. En son ve en ... tümünü göster