1975, İzmir doğumluyum. Aşkın şehridir İzmir. Hayata aşık olanların, insana, doğaya, nefes almaya aşık olanların. Sohbeti, komşuluğu, dostluğu sevenlerin şehri. Yaz akşamları sahillere yığılıp, çimenlerin üzerinde hayatı paylaşanların şehridir. Konuşmasa duramayanların, anlattıkça çoğalanların, tanıdık tanımadık herkese gülümseyerek selam verenlerin, çocukluğunu çocuk gibi, gençliğini dolu dizgin, yetişkinliğini insan gibi, yaşlılığını adam gibi yaşayabilenlerin şehridir İzmir. Kurşuni bir akşam üstü, gri bir örtü gibi gümüş rengi parıldayan denizin üzerinde, cennetin aralık kapısından kaçmış bembeyaz gövdesiyle martılar, çığlık çığlığa şarkılar söylerken doğdu içimde bir kadın. İzmir gibi yaşamak için büyüdü ve gördüklerini yazmak için çıldırdı. Yaşadıkça yazdı, yazdıkça yaşadı. Çoğaldı, dağıldı, birleşti ve sonunda bir kitabın sayfalarına sızdı. İstediği oldu, sizlerle paylaştı içindekileri, iki iyi dost gibi, sıcacık kahvelerini yudumlarken fısıldaşan.
1975, İzmir doğumluyum. Aşkın şehridir İzmir. Hayata aşık olanların, insana, doğaya, nefes almaya aşık olanların. Sohbeti, komşuluğu, dostluğu sevenlerin şehri. Yaz akşamları sahillere yığılıp, çimenlerin üzerinde hayatı paylaşanların şehridir. Konuşmasa duramayanların, anlattıkça çoğalanların, tanıdık tanımadık herkese gülümseyerek selam verenlerin, çocukluğunu çocuk gibi, gençliğini dolu dizgin, yetişkinliğini insan gibi, yaşlılığını adam gibi yaşayabilenlerin şehridir İzmir. Kurşuni bir akşam üstü, gri bir örtü gibi gümüş rengi parıldayan denizin üzerinde, cennetin aralık kapısından kaçmış bembeyaz gövdesiyle martılar, çığlık çığlığa şarkılar söylerken doğdu içimde bir kadın. İzmir gibi yaşamak için büyüdü ve gördüklerini yazmak için çıldırdı. Yaşadıkça yazdı, yazdıkça yaşadı. Çoğaldı, dağıldı, birleşti ve sonunda bir kitabın sayfalarına sızdı. İstediği oldu, sizlerle paylaştı içindekileri, iki iyi dost gibi, sıcacık kahvelerini yudumlarken fısıldaşan.