Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar uzun zamandan beri dünya kamuoyunun gündemine yerleşmiştir. İki ülke arasındaki sorunlar yalnızca ortak bir denize kıyısı olan iki komşunun, sınır anlaşmazlıklarından ibaret değildir. Tarihsel mirasın ortaya çıkardığı ve Türk-Yunan ulus-devletlerinin çabaları ile beslenmiş daha büyük sorunlar sözkonusudur. Egenin paylaşılmasından Kıbrısa, azınlıklardan karşılıklı güvensizliğe uzanan sorunlar bütünü yalnızca dönemsel rahatlamalarla idare edilmektedir. Alexis Heraclides, Yunanistan ve Doğudan Gelen Tehlike Türkiye kitabında, öncelikli olarak Yunanistanda Türkiye hakkında oluşturulmuş güvensizlik ve tehdit algısını pekiştiren yaklaşımlara dikkat çekiyor. Birinci bölüm bu yaklaşımların nasıl bir tarih bilinci, milliyetçi söylem, dinsel içeriklendirme ve savaş stratejisi mantığı üzerinden üretildiğine işaret ediyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, iki ülke arasında varolan/varkılınan sorunların azaltılması için dahiyane fikirler değil, mümkün çözümler öneriliyor. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin hamasetten uzak ve pragmatik bir anlayışla ele alınması gerektiğine işaret eden Heraclides, her iki ülkedeki defansif, rövanşist ve ötekine güvensiz bakış açısının nasıl biçimlendirildiğini Yunanistandaki örneklerle tartışırken, Türkiyede varolan benzer bakış açısını ve bunun açmazlarını okuyucuya bir kez daha hatırlatıyor.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar uzun zamandan beri dünya kamuoyunun gündemine yerleşmiştir. İki ülke arasındaki sorunlar yalnızca ortak bir denize kıyısı olan iki komşunun, sınır anlaşmazlıklarından ibaret değildir. Tarihsel mirasın ortaya çıkardığı ve Türk-Yunan ulus-devletlerinin çabaları ile beslenmiş daha büyük sorunlar sözkonusudur. Egenin paylaşılmasından Kıbrısa, azınlıklardan karşılıklı güvensizliğe uzanan sorunlar bütünü yalnızca dönemsel rahatlamalarla idare edilmektedir. Alexis Heraclides, Yunanistan ve Doğudan Gelen Tehlike Türkiye kitabında, öncelikli olarak Yunanistanda Türkiye hakkında oluşturulmuş güvensizlik ve tehdit algısını pekiştiren yaklaşımlara dikkat çekiyor. Birinci bölüm bu yaklaşımların nasıl bir tarih bilinci, milliyetçi söylem, dinsel içeriklendirme ve savaş stratejisi mantığı üzerinden üretildiğine işaret ediyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, iki ülke arasında varolan/varkılınan sorunların azaltılması için dahiyane fikirler değil, mümkün çözümler öneriliyor. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin hamasetten uzak ve pragmatik bir anlayışla ele alınması gerektiğine işaret eden Heraclides, her iki ülkedeki defansif, rövanşist ve ötekine güvensiz bakış açısının nasıl biçimlendirildiğini Yunanistandaki örneklerle tartışırken, Türkiyede varolan benzer bakış açısını ve bunun açmazlarını okuyucuya bir kez daha hatırlatıyor.