Uğur Kökdenin resim altyapısı üzerine oturan bu kitaptaki denemeler, teknik anlamda eleştirel bir yaklaşım yerine, sanatçıya ve yapıtına yönelik bir çeşit saygı duruşu...Bu denemelerin yarısı Bruegelden Frans Halsa uzak dış dünyaları sergilerken; öbür yarısı da Türk resim serüveni içinde Celile Hanımdan Neşe Erdoka, Fatma Tülinden Abidin Dinoya gerçekleştirilen hızlı bir yolculuk. TADIMLIKİlk SözAkıp giden zamanın da nöbetçileri var. Ona, Bensiz geçme! diyenler. Geçmişin önünde nöbete duranlar. Şöyle ya da böyle, zamana sahip çıkmayı deneyenler...İşte, sanatçılar, insanın biricik mülkü olan zamanı, her an daha sonraya, geleceğe ve çok ötelere taşımakta. Her an zaman önünde yenilip, yılmaz bir Sisyphos gibi yeniden zamana karşı dur-durak tanımayan bir varoluş ya da ölümsüzlük savaşımı vermekteler. Zaman Devriyeleri, sanatın büyük evrensel ailesinin kimi bireylerini hep resim ekseni çevresinde kalmak koşuluyla kalemsiz, fırçasız, boyasız, kendine özgü renkleriye vermeyi deniyor. Teknik anlamda eleştirel bir yaklaşım yerine, sanatçıya ve ürününe yönelik bir çeşit saygı duruşu!Ayrıca, kimi resimler üstünde yoğunlaşmış ayrıcalıklı bir ilgi, özel bir dikkat! Kuşkusuz böyle bir seçimin herhangi nesnel gerekçesi olduğu söylenemez. Öte yandan, yetersiz bile olsa, her sanatçının yaşadığı romanı gözüyle bakmak bile olanaksız değil! O halde, neden, resimle yazın arasında daha sıkı bağlar olamasın? Gerçekten, yaşadıkları yüzyıllar değişik bile olsa, sanat isimli büyük köklü ailenin soylu yeleri sanki ortak bir zamanı paylaşıyorsacasına kendi aralarında, sayfalar boyunca, bilinmeyen bir dilden ve duyumayan bir sesle süregiden birtakım özgür konuşmalar, rastgele çağrışımlar...* * * Resim alt yapısı üstüne oturan bu denemelerin yarısı, sisler içinde birtakım çehreleri ve uzak bir dış dünyayı sergiliyorsa; öbür yarısı da içimizden birini ya da birilerini dikkat alanımıza sürüyor. Türk resim serüveni içinde gerçekleştirilen bir çeşit yüksek hızlı yolculuk: izler, resimler, isimler, çehreler, yaşamlar!...Böylece, yazından resme doğru ya da okurla izleyici arasında bir ilgi belki de, zaman içinde bir sevgi köprüsü kurulmuş olursa, ne mutlu yazara!...Uğur Kökden, Çubuklu 2003
Uğur Kökdenin resim altyapısı üzerine oturan bu kitaptaki denemeler, teknik anlamda eleştirel bir yaklaşım yerine, sanatçıya ve yapıtına yönelik bir çeşit saygı duruşu...Bu denemelerin yarısı Bruegelden Frans Halsa uzak dış dünyaları sergilerken; öbür yarısı da Türk resim serüveni içinde Celile Hanımdan Neşe Erdoka, Fatma Tülinden Abidin Dinoya gerçekleştirilen hızlı bir yolculuk. TADIMLIKİlk SözAkıp giden zamanın da nöbetçileri var. Ona, Bensiz geçme! diyenler. Geçmişin önünde nöbete duranlar. Şöyle ya da böyle, zamana sahip çıkmayı deneyenler...İşte, sanatçılar, insanın biricik mülkü olan zamanı, her an daha sonraya, geleceğe ve çok ötelere taşımakta. Her an zaman önünde yenilip, yılmaz bir Sisyphos gibi yeniden zamana karşı dur-durak tanımayan bir varoluş ya da ölümsüzlük savaşımı vermekteler. Zaman Devriyeleri, sanatın büyük evrensel ailesinin kimi bireylerini hep resim ekseni çevresinde kalmak koşuluyla kalemsiz, fırçasız, boyasız, kendine özgü renkleriye vermeyi deniyor. Teknik anlamda eleştirel bir yaklaşım yerine, sanatçıya ve ürününe yönelik bir çeşit saygı duruşu!Ayrıca, kimi resimler üstünde yoğunlaşmış ayrıcalıklı bir ilgi, özel bir dikkat! Kuşkusuz böyle bir seçimin herhangi nesnel gerekçesi olduğu söylenemez. Öte yandan, yetersiz bile olsa, her sanatçının yaşadığı romanı gözüyle bakmak bile olanaksız değil! O halde, neden, resimle yazın arasında daha sıkı bağlar olamasın? Gerçekten, yaşadıkları yüzyıllar değişik bile olsa, sanat isimli büyük köklü ail... tümünü göster