Gözlerini kamaştıran ışığın altında, Ahmet Efendi, dört kişinin yüzünü seçti. Bu kişiler Maksut Şeyhi Nurani Hambur, hekimbaşının kesik kafası, koltuğunun altında Habnâmesiyle Veysi ve Kutb-ül Aktab Farid Efendi Hazretlerinden başkası değildi. Hepsi, sağ ellerinde birer hindistan cevizi tutuyorlardı. Farid Efendi yaklaştı ve elindeki hindistan cevizini göstererek; Ölümden korkan kişi, ham bir hindistan cevizi gibidir. Dış kabuğuyla özü arasında hiç mesafe yoktur ve kabuk kırılınca, özünün de paramparça olacağından korkar. Böyle ham kaldığı sürece haklıdır da. Eğer ölüm karşısında soğukkanlı olmak istiyorsan, olgunlaş. Dış kabukla içteki öz arasında bir mesafe bırak ki kabuk kırıldığında, öz bütün olarak kalsın. Bu da sana ders olsun dedi. Sonra; dördü birden ortadan kayboldular.
Gözlerini kamaştıran ışığın altında, Ahmet Efendi, dört kişinin yüzünü seçti. Bu kişiler Maksut Şeyhi Nurani Hambur, hekimbaşının kesik kafası, koltuğunun altında Habnâmesiyle Veysi ve Kutb-ül Aktab Farid Efendi Hazretlerinden başkası değildi. Hepsi, sağ ellerinde birer hindistan cevizi tutuyorlardı. Farid Efendi yaklaştı ve elindeki hindistan cevizini göstererek; Ölümden korkan kişi, ham bir hindistan cevizi gibidir. Dış kabuğuyla özü arasında hiç mesafe yoktur ve kabuk kırılınca, özünün de paramparça olacağından korkar. Böyle ham kaldığı sürece haklıdır da. Eğer ölüm karşısında soğukkanlı olmak istiyorsan, olgunlaş. Dış kabukla içteki öz arasında bir mesafe bırak ki kabuk kırıldığında, öz bütün olarak kalsın. Bu da sana ders olsun dedi. Sonra; dördü birden ortadan kayboldular.