Kitabın kapağı çok dikkatimi çekmişti, 320 sayfayı bitirene kadar ne çektim bi ben biliyorum :) Alaska'yı çok merak ettim, ama öyle gizemli tipler hep yok mudur zaten hayatımızda? konunun içine girene kadar yazar baya bi cebelleşmiş. Hayatın, öbür hayatı, şimdiyi, gelmişi, geçmişi anlatmaya çalışmış ama bence başaramamış. Labirent çok bunaltıcı bir kelime bence, ben hayatı tanımlayacak olsam "Uzun ince bir yol" derdim. Oldukça sıkıcı geldi bana. Aşk var mıydı bilemedim, Tıknazın hissettiği aşk değildi bence..
Artık anlıyorum ki ne kadar sevmesem de John Green kitaplarını okuyacağım.Hem de hepsini.İstemsizce.Zira bir baktım elimde Alaska'nın Peşinde ve ben kitabı yarılamışım.Ki bilirsiniz,Kağıttan Kentler faciası diye bir şey geçirmiştim.Bu durumdayken bu kitabı okumaya başlamam oldukça ilginç ve ironik oldu.
Kitabı genel olarak özetlemek istersek;Miles Halter (ki her okuduğumda istemsizce ad benzerliğinden dolayı Miles Archer'ı hatırladığım ve hüzünlendiğim) adında,insanların son sözlerini okumayı seven,asosyal ve "Büyük Belki"sini aramak için Culver Creek adında yatılı bir okula kayıt olan birinin yeni arkadaşlarını,hayata sordukları soruları ve en sonunda hayattan çıkardıkları sonuçları okuyoruz.Alaska,Takumi ve Chip nam-ı diğer Albay'dan olışan bu grubun hayat ile mücadelesine,yaptıkları eşek şakalarına ve hayat hikayelerine tanık oluyoruz.Onları yakından tanıyoruz.
Sevmedim.Nefret de etmedim.Benim için orta halliydi.Ne Aynı Yıldızın Altında kadar hoşuma gitti ne de Kağıttan Kentler kadar sevmedim.Orta halli bir John Green kitabıydı.Bazı yerlerde Kağıttan Kentler'i anınsatmadı değil.Ama yine de bir tık daha iyiydi.
Kitaba başlamadan epey bir önce "o gün" üzerine spoiler yemiştim.O malum spoiler'ı.Ve okuma şevkim kırılmıştı açıkçası.Ama bir baktım ki alıp okumaya başlamışım bile.Demekki spoilerlar kitap hakkında insanı heyecanlandırabiliyorlarmış (bayağı uzun geldi şu kelime sanki yanlıl yazmışım gibi...).Tabi bunu itiraf ettim diye de inadına spoiler da yedirmeyin canım.Aman ha!
Karakterleri,evet,sevdim diyebiliriz.Albay başta olmak üzere genel olarak sevdim.Yine bir karşılaştırma yapacağım ama Kağıttan Kentler'deki karakterle gibi değildi.O kitaptakileri sevmemiştim.Ama bu kitap,dediğim gibi iyiydi.
Vermeye çalıştığı hayat derslerini gayet sevdim.Örneklemeleri ve konunun gidişatı,bu kitabı John'un kaleminden çıktığını apaçık gösteriyor.Ama ne yazık ki bazı yerlerde çok kasmış gibi hissettim.Her neyse...
Sonuç olarak,normal bir John kitabıydı.John'u sevenler bu kitaba aşık olacaklar gibi hissediyorum. Ama benim gibi kalemini sevip de Kağıttan Kentler gibi çok sevilen bir kitabını sevmeyenler, bu kitabı da sevemeyecekler gibi hissediyorum. Evet,bugün çok hissediyorum.
Okuduğum en farklı kitaplardan, ağzımı açık bırakan türden bir kitaptı. Alaska hiç unutamayacağım insanlardan biri.
---------Spoiler! ---------
Kitabı okumadan önce yorumlara bakmıştım, bakmaz olaydım!
Alaska'nın öleceğini öğrenince kitabı -ağlamamak için- yavaş okuyordum. Daha sonra sıkılmaya başladım.
Yazar bence oldukça zeki ve insanı filozofça Tıknaz'la birlikte düşünmeye itiyor. Ve Tıknaz'ın bazı düşünceleri benimkilere oldukça yakındı.
Tek sıkıntı kitapta duygu eksikliği vardı. Alaska öldüğünde bile -belki öleceğini bildiğim içindi;bilmiyorum- bir şey hissetmedim, Tıknaz(ya da Miles)'ın Alaska'ya duyduğunu zannettiği aşk da hiç inandırıcı değildi.Son yaptıkları şakada millet gülüp alkışlarken bana yine pek komik gelmedi.Kısacası kitap karakterlerinin duyguları kağıt üzerinden çıkıp okuyucuya geçemiyor. Aynı Yıldızın Altında bu konuda daha iyiydi. [Belki bu kitapta yazar erkek, kitabın ağzından anlatıldığı kişi de erkek olduğu içindir =)]
Bir de şunu söylemeden geçemeyeceğim Alaska öldüğünde Miles sürekli "ama 'sonra devam edelim mi?' demişti" diye sızlanıp durdu, onu tek kaşık suda boğabilirdim.
John Green'in kitapları sürprizlerle dolu, kitaplarını değerli kılan da bu. O yüzden yazarın bir kitabını okumadan önce yorumlara kesinlikle bakmayın derim. Sürprizin ne olduğu önceden bilinince kitabın tüm büyüsü bozuluyor.
Sonuç olarak her şeye rağmen kitabı herkese tavsiye ediyorum...
okuduğum ilk john green kitabıydı ve gerçekten etkilendim akılda kalıcı ve etkileyici bir kitaptı şahane