İlk önce Sinan Yağmur'un Aşkın Gözyaşlarını okumuştum. İkisi arasında kıyaslama yaptığımda Aşkın Gözyaşlarında anlatılan Şems Tebrizi'yi daha çok beğendim.Elif şafakta ise Tebrizlinin kuralları çok güzel hikayenin içerisine yerleştirilmiş. Keyifle okudum.
Kitabı tümden ele alırsak genel anlamda iyiye, doğruya hizmet edebilir, fakat eleştirilecek noktaları da bol. Bunlardan biri kitabın dünya çapındaki insanlara hitap etme kaygısı. Mevlana'nın yazdığı mesnevi de dünyanın her yerinde okunuyor , ama nasıl bir düşünün. Mevlana anlatmak istediği özden uzaklaşmamış ve böylece okunmuş. Bu kitap ise anlatılmak istenen öz den uzaklaşılmış izlenimini verdi bana. Böylece kitaptan soğudum. Tasavvuf deniyor ama tasavvufu merak edenler sakın burdan öğrenmesin. Tasavvufla alakası yok. Aşk bilakis maddeleştirilmiş. Öyle ki bu maddeleşmiş aşkı ; kimya Hatun'un ''Şems ne kadar da yakışıklı ! '' lafında ve kocası olarak kabul edilmeyen bir kadının , kadınlık gururundan ölmesinde apaçık görüyorsunuz.Peki sorarım size tasavvuf ve manevi aşk bunun neresinde? Şems ile Mevlana'nın aşkında hiç mi hiç demeyin, çünkü kitapta anlatılan Mevlana da Mevlana, Şems'te Şems değil. Şemsin bir içki içip kadehi yere atması vardı ki, varlığın ötesine geçmiş bir Allah dostu kendini böyle şeylerden beri tuttuğu için varlığın ötesine geçmiştir.Dediğim gibi, tasavvufu, Mevlana yı, Şems'i öğrenecekseniz bu kitaptan öğrenmeyin.
başka yazarların Şems ve Mevlana hakkındaki kitaplarının okunmadan önce okunması gereken bir Şems-Mevlana kitabı.
Aşk Kitabında yazar hiç tarihsel gerçeklik ile ilgilenmemiş. Kendine has bir dünya kurmuş. Tarihsel gerçekliği tahrif etmiş ama kitabın arkasına bir uyarıda eklememiş.
1245'de geçen yıl yani 1244'de Selçuklu hükümdarı Cengiz Han'ın 100 elçisini öldürttü diyor. Cengiz adını Çinliler kullanırdı Türkler Temuçin derdi bu bir, ikincisi Cengiz Han 1225'de öldü adam mezarından mı elçiler gönderdi anlamadım. Bu olay tarihte Otrar Faciası olarak bilinen olaya benziyor ama o olay Harzemşahlar ile Cengiz Han arasındadır. Olayda şöyle olmuştur:
Bir Moğol ticaret kervanının Harzemşah valisi İnalcık'ın emriyle yağmalanması ve hayatta kalanların hakaret amacıyla sakallarının yakılıp geri gönderilmesi yüzünden Moğollarla ilişkiler bozuldu ve moğol istilası başladı. Harzemşahlar tarih oldu. Bu olay tarihe Otrar Faciası olarak geçti. Kervanı yağmalatma sebebi, Moğol kervanındaki pahalı eşyalar ve değerli kervan mallarıydı; Bazı kaynaklara göre ise kervan Cengiz Han tarafından casusluk amacıyla gönderilmiş ve bundan kuşkulanan Otrar valisi ise kervandaki tüccarları öldürmüştür.
mevlana ile şems-i tebrizi ve onların sınırsız ilahi aşlınnı anlatan çok farklı ve okurken birçok farkındalığa varabilceğiniz bir kitappp ...
Bu yaşa kadar mevlanayı nasıl okumam nasıl tanımam , nasıl sevmem sorusunu sordurtan kitap , eğer okuma listende arka sıralardaysa ilk sıraya al pişman olmazsın.
Ve son söz;
Kırkıncı Kural:aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım,mecazi mi,yoksa dünyevi,semai ya da cismani mi diye sorma!Ayrımlar ayrımları doğururAŞK'ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır,merkezinde,ya da dışındasındır,hasretinde!''
Çok ama çok güzeldi.
insanı bu dünyadan alıp çoook uzaklara götürüyor kitap mevlana ve şems in dostluklarına dehalarına hayran kalacaksınız aşkı dostluğu bilgeliği huzuru acıyı herşeyi yaşatacak bu kitap size.
Burada bu kitap için çok iyi olduğu kadar kötü yorumlarda gördüm ve şaşırdım açıkçası . Kitap gerçek bilgilerden derlenmişti bildiğim kadarıyla elif şafak bu konularda gerçekten sağlam kaynaklara sahipmiş . Zaten benim için diğer kitaplardan önde başlamıştı ama okudukça gerçekten çok başka bir bakış açısı kazanmıştım tasavvufa . Tabuları yıkabilen kitaplar az bence bu kitap onlardan biri aşkı çok başka anlatmış böyle de bilmek lazım.
En özel kitaplarımdan biri. Bu kitabı okuduktan sonra hemen birkaç güne dayanamayıp Mevlana ve Şems ile ilgili bir kitap daha aldım. Bana Mevlanayı tanıtan ve sevdiren kitaptır ayrıca altı çizilecek o kadar anlamlı cümleler vardı ki. Kesinlikle tavsiye ederim.
Çok severek okuduğum ve hiç bitmesin istediğim bir kitaptı. Ben seçici bir olur olarak kitabı listemin birinci sırasına aldım. Kesinlikle okumalısınız.
Bu yazarın okuduğum en iyi kitabıydı. Çok severek okudum 2 güne bitti. altı çizilecek birçok cümle var. Okumanızı tavsiye ederim.
Fazla abartılmış, değerinden fazla değer görmüş bir roman. Sıkıcı değil ama etkileyici bir yanı yok. Edebi bir değeri yok. Sürükleyici ama piyasadaki kitapların çoğundan sürükleyici değil. Nesinin beğenildiğini anlamadığım Elif Şafak'ın en kötü romanlarından biri. İlle de Elif Şafak okuyacağım diyorsanız Baba ve Piç'i okuyun derim.
kitap içinde kitap fikri yaratıcı gelmişti okurken. ama benzer kitaplar varmış...okudukça karşılaşıyorum
Elif Şafak'ın elime aldığım ilk ve son kitabı. Başka bir kitabını okumadım, okumam da. Bitirmedim, bitiremedim. 'İyi ki para vermedim, ödünç aldım şu kitabı' dedirtti bana.
Kitabın dili güzel, sürükleyici ancak Mevlana hakkında yazılanlar da biraz kurgudan ibaret olmuş sanki. Mevlana hakkında diğer kitapları okuyunca anlarsınız. bu kitap bana gerçekten uzak geldi. Sadece roman olarak okunursa iyi ama Mevlana ve Şems hakkında bilgi edinmek için bu kitap okunmamalı...
Kesinlikle okunması gereken kitaplardan. iki kez okudum ikisinde de aldığım tat farklıydı. Şimdiki zamanla geçmişin harika kombinesi.Zamanlar arasında kayboluyorsunuz. AŞK' ın asıl anlamını anlıyorsunuz..
Kitabı okurken hoşgörü, tevazu doğruluk erdem konuları öyle güzel işlenmiş ki insan manevi yönünü sorgulamasına neden oluyor..Elif Şafak’ın 15 yıllık tasavvuf merakı Şemsin 40 kuralını yazmasında etkili olmuş okurken o kuralların gerçek olduğu hissine kapılmıştım yazarın hayal gücüne bu yüzden hayran oldum denebilir. AŞK her dilde aynıdır ve insan üzerinde çeşitli halleri vardır ama benim için en güzel yanı kayıtsız şartsız inanmaktır..
Kitaptan Alıntılar…
Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milâd demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir
Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi bu oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya da kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde...
Hepimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz ve bizi tamamlayacak olan şey aşk.” Hepimizin hayat mücadelesi tamamlanmaya çalışmakla geçiyor. Bunun için debeleniyor, çaba harcıyor, düşüyor, kalkıyor, tekrar yola devam ediyoruz.
Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme.Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?