jitem'ci ahmet cem ersever 'in ve gerilla sevgilisinin hikayesini kurgulayarak konu alan güzel bir kitap.Bu ülkenin ne halde olduğunu ve ne acılar çekildiğini gözler önüne seren bir eser.Tavsiye ederim
"Çünkü aşk, umutsuz ve çaresizlerin düşüdür. Çünkü aşk, güçlüklerle yüz-yüze yaşayan insanların düşüdür."
Toprağa düşecekler,Baz bunu biliyor,toprağa düşerken doğa türkülerini söylemeye devam edecek. Bu türküler kefenleri olacak, onları sarıp sarmalayacak.
“Aşk bir kaçıştır, insanın sığındığı bir sığınak; yüreği yaralı olanların, çaresizlerin kurduğu bir hayaldir aşk”
Mehmed Uzun'un saçma bir hikayeye dayandırdığı, içine fazlaca duygusallık kattığı yapay bir romanı.
Bir büyük ülke, başında generaller, en tepede General Serdar, her yerde büstler, fotoğraflar, bitmek bilmez nutuklar…
O büyük ülke'nin içinden bir başka yer, dağlar ülkesi, büyük ülkenin içine aldığı bir kaç ülkeden biri dağlarla sarılı, kaderi göçlere, sürgünlere yazılı, her daim kan, sefalet, açlık, yasaklar, ağıtlar, stranlar.
Şahin ile Güvercin'in hikayesini anlatırken fonda o büyük ülke'ye, onun güce dayalı, baskıcı, çok bildik bir militer perspektif ile yoğrulmuş idare biçimine, o demir yumruk altında on yıllardır ezilen, harap düşen, susturulan dağlar ülkesi'nin değişmeyen kaderine dair çizdiği büyük fotoğraf ile aşk ve ölüm'ün değil karanlık ve aydınlığın kitabı.
Neredeyse kitapta geçen bütün durumlar üzerinde aydınlık-karanlık benzetmeleri yapılmış. Akıcı bir dil şahane bir anlatım biçimi