Paris ve Londra'da Beş Parasız kitabından sonra yazdığı Aspidistra aslında genel hatlarıyla birbirine çok yakın kitaplar. Her ikisinde de Orwell'in parasız dönemlerinin etkisini görüyoruz. Kahramanımız Gordon üç beş kuruşa bir sahafta çalışan, yaşam felsefesi olarak paraya ve paranın getirmiş olduğu düzene kapitalist her türlü öğeye karşı çıkan münzevi gibi yaşamaya çalışan birisi. Aynı zamanda bu durum ona hem sefalet hem de ürkütücü bir boşluk duygusu vermiş tuhaf bir adamdır.
Devamı :https://www.kitapofisihakan.com/edebiyat/aspidistra/
Eser 10'u hak ediyor aslında. Konu çok akıcı ve çok güzel işlenmiş. Ama Gordon'un yaşadığı hayat çok kasvetli, zaman zaman boğulduğumu hissetim.
Kapitalizme karşı olmak, para-yasasına direnmek!!
Herkes biraz karşı değilmi aslında para yasasına ama direnmenin bir yolu var mı??
*Yeniden doğabilmek için ölmemiz gerek..
*Yukselmektense batmak iyidir. Aşağı doğru hayaletler krallığına, utanç, çaba, edep ve nezaketin bulunmadığı gölgeler dünyasına!
...
Ama gariptir, batmak coğu kez yükselmekten zordur..
1984 ve Hayvan Çiftliği..
Bunlardan sonra Orwell okumak farz oldu.Ve bu kitabı okudum.Kitap bana iki şeyi anımsattı.
Martin Eden ve Suç&Ceza.Sanki iki kitabı almışsın ve harmanlamışsın ortaya Aspidistra çıkmış.
Yine de Orwell in dili için okunur ve zevk alınır diyorum.
Aspidistra sadece Gordon’un değil; senin, benim hepimizin hikâyesi. Hangimiz isteriz ki ölü şehrin ölü insanlarından olmayı? Ama zaman devinimini sürdürdükçe biz de sıradanlaşırız herkes gibi. Başlarda onlardan birisi olmayacağını düşünürüz. Yüzüne karşı gösterilen nezaketin en küçük fırsatta canına okunacağı anlamına geldiği ve onlar gibi riyakâr olman gereken bu düzene karşı çıkar ve savaş açarız paranın bu düzenine.
Başkalarını zengin etmek, birilerini kandırmak ve tüm bunları tek düze bir şekilde yaparken mutlu gibi görünmek istemezsin. Hayır, kesinlikle bunu yapmayacağım dersin. Yapmazsın da başta ve ayrılırsın böylece kalabalıktan ve o kalabalık haklı da bulur seni ama sadece düşüncede. Çünkü onlara göre hem paranın hüküm sürdüğü bir hayat yaşayıp hem de karşı olabilirsin para tanrısına. Eğer bu düşünceni yaşamaya başlarsan yani ayrı kalırsan onlardan, gülerler sana, ahmak olursun onların gözünde çünkü mutlu bir hayatı elinin tersiyle itip sefaleti seçmişsindir. Hem de ne uğruna kocaman bir hiç, sadece birtakım saçma düşünceler için. İşte böyle olur düşüncelerinin gerçekliğe yansıması, tek başına kalırsın dünyayı karşına almış bir şekilde. Öyle bir an gelir ki o kaçtığın sıradanlık seni de içine alır çünkü çok büyük bir yalandır para-herkesin inanmaktan ya da inanmış görünmekten zevk aldığı yalan-. Sen de hırs ve açgözlülüğün süslenip yüce şeylere dönüştürüldüğü o dünyanın bir parçası olursun. Tüm bu olanlar sen hiç farkına varmadan gerçekleşir çok sinsidir çünkü para tanrısı. Sonunda bir de bakmışsın ki sen de herkes gibi olmuş ve evine bir aspidistra almışsındır.
Para Tanrı'sına karşı daha baştan kaybedileceği belli olan bir savaşa giren Gordon en sonunda sisteme ve bu kokuşmuş düzene karşı ağır bir mağlubiyet alır. Ve sistemin çarklarında erimeye başlayıp küçük burjuva hayatına tam gaz dalar!Klasik George Orwell kalemiyle çok iyi bir iş çıkartmış.