Aspidistra sadece Gordon’un değil; senin, benim hepimizin hikâyesi. Hangimiz isteriz ki ölü şehrin ölü insanlarından olmayı? Ama zaman devinimini sürdürdükçe biz de sıradanlaşırız herkes gibi. Başlarda onlardan birisi olmayacağını düşünürüz. Yüzüne karşı gösterilen nezaketin en küçük fırsatta canına okunacağı anlamına geldiği ve onlar gibi riyakâr olman gereken bu düzene karşı çıkar ve savaş açarız paranın bu düzenine.
Başkalarını zengin etmek, birilerini kandırmak ve tüm bunları tek düze bir şekilde yaparken mutlu gibi görünmek istemezsin. Hayır, kesinlikle bunu yapmayacağım dersin. Yapmazsın da başta ve ayrılırsın böylece kalabalıktan ve o kalabalık haklı da bulur seni ama sadece düşüncede. Çünkü onlara göre hem paranın hüküm sürdüğü bir hayat yaşayıp hem de karşı olabilirsin para tanrısına. Eğer bu düşünceni yaşamaya başlarsan yani ayrı kalırsan onlardan, gülerler sana, ahmak olursun onların gözünde çünkü mutlu bir hayatı elinin tersiyle itip sefaleti seçmişsindir. Hem de ne uğruna kocaman bir hiç, sadece birtakım saçma düşünceler için. İşte böyle olur düşüncelerinin gerçekliğe yansıması, tek başına kalırsın dünyayı karşına almış bir şekilde. Öyle bir an gelir ki o kaçtığın sıradanlık seni de içine alır çünkü çok büyük bir yalandır para-herkesin inanmaktan ya da inanmış görünmekten zevk aldığı yalan-. Sen de hırs ve açgözlülüğün süslenip yüce şeylere dönüştürüldüğü o dünyanın bir parçası olursun. Tüm bu olanlar sen hiç farkına varmadan gerçekleşir çok sinsidir çünkü para tanrısı. Sonunda bir de bakmışsın ki sen de herkes gibi olmuş ve evine bir aspidistra almışsındır.