Melek, ne kadar saf ve masumluğu yansıtan bir kelime. Bu kitapta tam tersini düşüneceğinize eminim. Çünkü burada ki melekler kan ve vahşet yayıyor. Okurken, yazarın yaratıcılığına ayrı hayran kaldım. Nalini, o kırık kemikleri, insanların o eciş bücüş hallerini betimleyip gözümün önüne öyle bir manzara sergiledi ki okumuyorum da film izliyorum gibi netti.
Elena ve Raphael kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bu sefer ki düşman, kendini gizleyen kitap sonuna kadar da ‘bu olabilir yok diğeri de olabilir’ dedirten birisiydi. Karşılarında ki kişiyi bulmaya çalışırken aslında bütün baş meleklerin bu canilikleri yapma potansiyelinin olduğunu anlıyorsunuz. Melek, baş melek kelimeleri bence burada metafordu. Nasıl anlatsam, ‘şeytan yapar’ dediklerimizi onların yapması, melek sıfatının sadece ironi olarak kullanıldığını düşündürtüyor.
Olanlar demişken, azcık kitabın işleyişinden söz edeyim. Elena ölümsüzlüğe adımını atar atmaz ortalık tekrar karışıyor. Canilik derecesini aşmış şekilde ki cesetleri takip etmek zorunda ve bunları yaparken de ölümsüzlüğe, yeni kanatlarına ve Raphale’in hükmedici kişiliğine alışmaya çalışıyor. Olaylar Barınak adı verilen, meleklerin yaşadığı bir yerde gerçekleşiyor. Antrenmanlar-Raphael-Koku takibi, üçlüsü arasındaydı çoğu sayfa.
Elena, bu kitapta daha farklıydı. İçindeki kâbusları Raphael ile paylaşan, acısını ortaya çıkarmaktan çekinmeyen, deli gibi ağlayan bir Elena vardı. Raphael ise bize daha insanlığa adım attığını gösteriyor. Elena fiziksel olarak değil de acaba duygusal açıdan mı insan yapıyor onu? sorunun cevabını sanırım bu kitapta azda olsa anlayacaksınız. Bu baş melek okurken benim olsun dedirten bir yaratık benden söylemesi. Elena’ya karşı tavırları ve korumacılığıyla sizi kendine hayran bırakıyor. Özellikle o baldan tatlı ama biraz da sert lafları yok mu? Okurken kendinize engel olamadan ağzınızdan garip kelimeler kaçırmanıza ve kıkırdamanıza neden olacak. (en azıdan ben öyleydim ) Aralarındaki bağ ise artık kopmayacak düzeyde ve çok sıkıydı. Sayfaları hızlıca çevirip sona ulaştığımda daha olaylar bitmedi mi? Durumundaydım. Okurken ben yoruldum, yazarcığım yorulmamış ve son sayfaya kadar ‘tetikte olun!’ ikazını diri tutmuş. Son sayfa da epey bir haraketlilik sizleri bekliyor benden söylemesi. Peki diğer kitap nerede? L
Bunlar olurken, yeni ve eski karakterler de ön plandaydı. Özellikle yedilerden Zehir ve illium çok ilgimi çektiler. Ya da böyle demek yanlış olur. Yedilerin hepsi çok ilgi çekiciler. Ne yaşadıklarını acayip merak ediyorum. Onlarla ilgili kitap çıkarsa koşup ilk alan olacağım söz.
Kitaptaki tek kusurdan bahsedeceğim. İlk sayfalarda bolca bulunan, son sayfalarda varsa da olayları okumaktan gözümden kaçmış bazı noktalama yanlışları ve tekrar eden kelimeler vardı. Noktalama işaretlerinden kaynaklı hatalar yüzünden, bazı cümleleri tekrar okudum. Virgülü olmaması gereken yere ya da noktayı cümle bitmeden koymuşlar. Tekrar eden kelimelerse az ama ilk başlar da epey göze batanlardandı. 5/5
Kapak ve ayraç ilk kitaptaki gibi harika. Ba-yıl-dıım.
Ben 3. Kitabı istiyorum! Bana ne…
“Öp beni, başmelek.”
“Nasıl istersen, Lonca Avcısı.”
“Ben seni asla terk etmeyeceğim, Elena.” Hükmetmeye, kontrol etmeye alışkın başmelek gözünün önündeydi. “Ve gitmene asla izin vermeyeceğim.”
“Raphael…” Elena hafifçe titredi ve ellerini başmeleğin saçlarına soktu. “Galen haklı. Ben seni savunmasız kılıyorum.”
Ben de biliyordum Elena. Yine de kalbim elinde.
…Çünkü melekler yırtıcılar olabilirdi ama besin zincirinin en tepesinde oturanlar başmeleklerdi.
Uçmayı çabuk öğren. Elena. Ondan sonra gökyüzünde dans edeceğiz.
http://satellitebook.blogspot.com.tr/2015/11/basmelegin-opucugu-nalini-singh.html
10 10 10 verilecek başka paun yok.hasretle 3. kitabın çıkmasını bekliyoruz burdan yayınevine duyurulur.
İlk kitabın basımının üzerinden çok çok uzun zaman geçmişken güzel bir haber geldi! Seri devam ediyor üstelik yeni bir yayıneviyle.
Bu seride karakterler oldukça bol kullanılmış. Hepsi birbirinden değişik, yırtıcı ve egzotikler. Vampirler bildiğimiz tehlikeli yaratıklar ama bunun yanında melekler hiç de masum ve 'melek' gibi değiller.
Seri, meleklerin, melek efendileri tarafından kontrol edilen vampirlerin, bunlardan haberi olan ve baş meleklerin bölgelerinde yaşayan insanları içeriyor. Yani bildiğimiz dünya ama insanların bunlardan haberi var. Bir gün şehrin üzerinde uçan melekleri görebiliyorlar, bunun yanında vampir kulüpleride var...
Meleklerin Kanı kitabında Uram ile savaştan ölümcül şekilde yaralanan Elena, gözlerini bir melek olarak açıyor tabi onu dönüştüren Raphael. Üstelik binlerce yıl sonra dönüşen ilk melek.
Arka planda Lijuan'ın ölüleri kontrol etmesinden kaynaklı olaylar ilerliyor. Düzenlediği bir balo var, Raphael sevgilisinin bu baloda kendini savunmaya hazır olabilmesi için onu oldukça yoğun bir eğitime sokuyor. Henüz yeni dönüşen Elena bu sürece bebek adımlarıyla başlıyor tabi...
Ve olaylar sadece bununla da sınırlı değil. Kitabın sonunda aslında kim olduğunu öğrendiğimiz bir kötümüz daha var. O olabileceğini hiç tahmin etmiyordum. Spoiler olmaması adına neler yaptığını söylemiyorum ama oldukça sinir bozucu ve baş meleklerin hiç bir şekilde ihlaline kayıtsız kalmayacağı bir suç da aralarında.
Elena'nın geçmişine diğer kitaptan daha detaylı bir şekilde iniyoruz. Hala açığa çıkmayan şeyler var tabi onları diğer kitapta okurum umarım. Babasıyla bir buluşma bekliyorum diğer kitapta New York'a dönecekler. Umarım şu kendini beğenmiş adamın biraz olsa kendine geldiğini görürüm.
Raphael Elena aşkı bu kitapta son sürat devam ediyor tabi Raphael daha sahiplenici daha tehlikeli ve ölümcül. Onunda ailesi hakkında ufak tefek şeyler öğreniyoruz ve diğer yedili hakkında da. Onun da acaba yaşlılıktan kaynaklı, eski dostu gibi olacağı günler de gelecek mi? Elena bunun olmasına izin vermez fakat her şeyi her zaman kontrol edemeyiz diye düşünüyorum...
Kitap bittiğinde, kendimi o kadar kaptırmışım ki teşekkür kısmını okurken bunlar kim ne oluyor neredeyiz dedim bir an. Üzücü bir andı benim için :/ Tavsiyem serinin devam kitaplarını komple almanız ve öyle okumanız. Yazar okuyucuyu seriye bağlamayı iyi biliyor.
Şaşırdığım bir şey ise kullanılan bazı kelimeler. Okuyanlar anlar yabancı bir kitapta geçmesini beklemediğim kelimelerdi serinin havasını bozmamışlar ama bir tuhaf buldum. Yine de çok önemsenecek bir şey değil.
Serinin yeni baskısı ve yeni kapakları, tasarımı, çevirinin büyük ölçüde ki akıcılığı kitaba 10 vermemde hiçbir şekilde tereddüt ettirmiyor. Bence kapaklar orjinalden daha güzel olmuş .Artemisten çıkan ilk kitabın kapağı da güzeldi ama bunlar oldukça egzotik olmuşlar.
Eh istenin ötesin e geçemedi bence ilki daha iyiydi ama çeviri bundada acayip kötüydü 😥bu yuzden kitap malesef vasat sınırında dolaşıyor
İlk kitabı okuyalı ebey oldu dolayısı ile ikinci kitabı anlamakta zorladım keske ilk kitabı tekrar okuyup ikinciye başlasaydım.Hatırlatmalar yok kitapta,uzun zaman olduysa ilk kitabı okuyalı önce ilk kitabı okuyun derim.
İkinci kitap çıkmadan ilk kitabı okumayanlardan biri olarak derim ki iyi ki okumamış ve senelerce çıkmasını beklememişim.
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2015/12/nalini-singh-basmelegin-opucugu-lonca.html
Çok heyecanlıydım. Kitabın çıktığını biraz -evet biraz fazla geç- öğrenmiş olsam bile öğrendiğim gibi soluğu kitapçıda aldım. Düşünün ilk kitabın etkisi, 2. kitaba olan merakımı. Neyse efenim aldım başladım okumaya. Okudum okudum... Sonlara gelirken beklenilen savaş hani diyorum nerede. Bu kitapta beni tatmin etmeyen tek şey savaşın hemen bitmiş ve sona çok çabuk gelinmiş olmasıydı. İnsan daha bir alengirli savaş beklerken bulduğuyla tatmin olma sorunu yaşıyor. Neyse netice güzel miydi? EVET! tavsiye eder miyim? Kesinlikle EVET!
Ve ve alıntılarıma yalnızca şunu eklemek istiyorum ^.^
"Bıçaklar," diye fısıldadı Rapheal, "ve kınları birliktedir. Ve senin kının sadece benim bıçağımı alabilir."