Başmeleğin Öpücüğü (Lonca Avcısı, #2)

10 puan

Melek, ne kadar saf ve masumluğu yansıtan bir kelime. Bu kitapta tam tersini düşüneceğinize eminim. Çünkü burada ki melekler kan ve vahşet yayıyor. Okurken, yazarın yaratıcılığına ayrı hayran kaldım. Nalini, o kırık kemikleri, insanların o eciş bücüş hallerini betimleyip gözümün önüne öyle bir manzara sergiledi ki okumuyorum da film izliyorum gibi netti.

Elena ve Raphael kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bu sefer ki düşman, kendini gizleyen kitap sonuna kadar da ‘bu olabilir yok diğeri de olabilir’ dedirten birisiydi. Karşılarında ki kişiyi bulmaya çalışırken aslında bütün baş meleklerin bu canilikleri yapma potansiyelinin olduğunu anlıyorsunuz. Melek, baş melek kelimeleri bence burada metafordu. Nasıl anlatsam, ‘şeytan yapar’ dediklerimizi onların yapması, melek sıfatının sadece ironi olarak kullanıldığını düşündürtüyor.

Olanlar demişken, azcık kitabın işleyişinden söz edeyim. Elena ölümsüzlüğe adımını atar atmaz ortalık tekrar karışıyor. Canilik derecesini aşmış şekilde ki cesetleri takip etmek zorunda ve bunları yaparken de ölümsüzlüğe, yeni kanatlarına ve Raphale’in hükmedici kişiliğine alışmaya çalışıyor. Olaylar Barınak adı verilen, meleklerin yaşadığı bir yerde gerçekleşiyor. Antrenmanlar-Raphael-Koku takibi, üçlüsü arasındaydı çoğu sayfa.

Elena, bu kitapta daha farklıydı. İçindeki kâbusları Raphael ile paylaşan, acısını ortaya çıkarmaktan çekinmeyen, deli gibi ağlayan bir Elena vardı. Raphael ise bize daha insanlığa adım attığını gösteriyor. Elena fiziksel olarak değil de acaba duygusal açıdan mı insan yapıyor onu? sorunun cevabını sanırım bu kitapta azda olsa anlayacaksınız. Bu baş melek okurken benim olsun dedirten bir yaratık benden söylemesi. Elena’ya karşı tavırları ve korumacılığıyla sizi kendine hayran bırakıyor. Özellikle o baldan tatlı ama biraz da sert lafları yok mu? Okurken kendinize engel olamadan ağzınızdan garip kelimeler kaçırmanıza ve kıkırdamanıza neden olacak. (en azıdan ben öyleydim  ) Aralarındaki bağ ise artık kopmayacak düzeyde ve çok sıkıydı. Sayfaları hızlıca çevirip sona ulaştığımda daha olaylar bitmedi mi? Durumundaydım. Okurken ben yoruldum, yazarcığım yorulmamış ve son sayfaya kadar ‘tetikte olun!’ ikazını diri tutmuş. Son sayfa da epey bir haraketlilik sizleri bekliyor benden söylemesi. Peki diğer kitap nerede? L

Bunlar olurken, yeni ve eski karakterler de ön plandaydı. Özellikle yedilerden Zehir ve illium çok ilgimi çektiler. Ya da böyle demek yanlış olur. Yedilerin hepsi çok ilgi çekiciler. Ne yaşadıklarını acayip merak ediyorum. Onlarla ilgili kitap çıkarsa koşup ilk alan olacağım söz.

Kitaptaki tek kusurdan bahsedeceğim. İlk sayfalarda bolca bulunan, son sayfalarda varsa da olayları okumaktan gözümden kaçmış bazı noktalama yanlışları ve tekrar eden kelimeler vardı. Noktalama işaretlerinden kaynaklı hatalar yüzünden, bazı cümleleri tekrar okudum. Virgülü olmaması gereken yere ya da noktayı cümle bitmeden koymuşlar. Tekrar eden kelimelerse az ama ilk başlar da epey göze batanlardandı. 5/5

Kapak ve ayraç ilk kitaptaki gibi harika. Ba-yıl-dıım.

Ben 3. Kitabı istiyorum! Bana ne…



“Öp beni, başmelek.”

“Nasıl istersen, Lonca Avcısı.”

“Ben seni asla terk etmeyeceğim, Elena.” Hükmetmeye, kontrol etmeye alışkın başmelek gözünün önündeydi. “Ve gitmene asla izin vermeyeceğim.”



“Raphael…” Elena hafifçe titredi ve ellerini başmeleğin saçlarına soktu. “Galen haklı. Ben seni savunmasız kılıyorum.”

Ben de biliyordum Elena. Yine de kalbim elinde.



…Çünkü melekler yırtıcılar olabilirdi ama besin zincirinin en tepesinde oturanlar başmeleklerdi.



Uçmayı çabuk öğren. Elena. Ondan sonra gökyüzünde dans edeceğiz.



http://satellitebook.blogspot.com.tr/2015/11/basmelegin-opucugu-nalini-singh.html

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »