keskin gözlem gücü güçlü tasvirler hayranlık uyandıran akıcılık bu kitap beni jack london a hayran bıraktı
Beyaz diş sayesinde Jack London'a hayran oldum.
Gerçekten çok ilginç ve güzel bir kitaptı.
gerçekten etkileyici bir kitaptı. kurtlar her zaman ilgi alanım olmuştur ama bu kadar güzel kurgu beklemiyordum.
Jack London müthiş bir yazar. Onun eserlerini kimin çevirdiği önemli. Beyaz Diş'in kurgusu etkileyici. Zamanı doğru geçirmek isteyenlere öneririm.
Çocukken okumuştum beni etkilemişti. Şimdiyse ne anlattığını unuttum ama güzel kitaptı...
Dışımızdaki dünyayı bize yaklaştıran, bize farklı açılardan bakmayı öğreten bir eser. Bu romanı okuduktan sonra, hayata bakışınız değişecek ve 'diğerlerinin' dünyasını daha iyi anlayacaksınız.
Jack London bu işi biliyor ya da ben böyle düşünüyorum. Ben zevk aldım bu kitaptan.
Çocukluğumun yegane kitaplarından. Okumayan herkese tavsiye ederim bu kitabı gerçekten akıcıdır.
Her Türk gencinin mutlaka bir yerlerden okuduğu en azından göz gezdirdiği bir klasik diyebiliriz.Bir köpeğin hayatını,yaşadıklarını anlatması dolayısıyla ilgi çekici olduğu bir gerçek.Akıcı bir anlatıma sahip bu kitapta fazla beklentiye girmediğinizde memnun kalacağınız aşikar.Puanım 7
Vahşi bir hayattan evcilliğe giden bir kurdun etkileyici öyküsü, çok beğendim klasiklerden sayabiliriz.
Bu kitabı okuduğumda lise 3. sınıftaydım , sınavım vardı hemde bu kitaptan :) Annem beni odaya sürüklemişti ve kitabı da yanıma koymuştu :) Okumak istemedim sıkıcıdır diye ama ilk yirmi sayfası bittiğinde kitaba soluksuz devam etmiştim o gece bitmişti sınavından da yüksek almıştım :) Neden bunu anlattım bilmem ama çokkkkkkkk güzel kitap çok :)
Jack London'ın Amerika'da yazarlıkla voleyi vuran ilk Amerikalı olduğunu duyunca şaşırmıştım.Üstelik sosyalist olmasına rağmen.Sanırım Beyaz Diş kitabını okumak bunun nedenini anlamaya yetiyor.Altı üstü bir kurt köpeğinin hikayesi ne kadar ilginç olabilir ki önyargısı ile yıllarca okumayı ertelediğim bir kitap olsa da okuyunca ne çok şey kaçırmış olduğumu fark ettim. Bir solukta okuyabileceğiniz mükemmel kurguya sahip okudukça kendisine çeken bir sonraki sayfasını merak ettiğiniz kimi zaman hüzünlendiren kimi zaman gülümseten bir eser.Okumayan çok şey kaybeder.
Kitaptaki olaylar beni verem etti. Kaç kere kitabı sinirle, içim ezilerek kenara atıp beş dakika sonra tekrar elime aldım saymadım. Neyse ki sonu tatlıya bağlandı da yüzümde salak bir gülümsemeyle bitirdim kitabı.
Çok güzel bir kitap. Bir kurdun hayatını ve onun evcilleşmesini anlatan yazarın diline söylenecek laf yok. Yazarın betimlemeleri, saptamaları, yaptığı tahliller... Harika bir kitap.
Kitabın ilk bölümleri heyecanlıydı. Ortalara doğru olayların yavaşlığından dolayı biraz sıkılsam da son bölümler çok heyecanlı ve akıcıydı.
Bu kitaptan sonra yazarın anlatımı genel olarak yine bir kurt/köpeğin bakış açısından olan Vahşetin Çağrısı kitabını okuma listeme ekledim.
Çok iyiydi. Duygudan duyguya sürüklendim tam anlamıyla. Jack London insanoğlunun her yüzünü göstermiş gerek Beauty Smith, gerek Scott ile. Emek ve sevgi vererek Beyaz Diş'in sevgiden korkmamasını sağladı Weedon Scott, vahşetin içinden gelen bir kurt olsa bile.
Güzel bir hikayeydi. Duyguların nasıl dönüştürülebileceğini, dostluğu, sadakati, sevgiyi ve daha bir çok duyguyu maceralı ve sürükleyici bir hikaye içerisinde anlatan bir kitaptı. Benim beyaz dişimin doğumuna denk düştüğü için hiç unutmayacağım bir kitap oldu. Beğendim. Tavsiye ederim.
Sevgi her şeyin ilacıdır..
Beyaz Diş'in hüzünlü hikayesi beni derinden etkiledi. Jack London'ın eşsiz anlatımıyla hikayeyi adeta yaşadım. Başlangıçta Beyaz Diş'in yavruyken belgesel tadındaki hikayesini gülümseyerek okudum. Yavru kurdun gözünden annesini, babası tek kulağı, doğduğu mağarayı, hayatla ilk tanışmasını ve ilk mücadelelerini hayranlıkla okudum.
Maalesef Beyaz Diş'in hayatı insanla tanışmasıyla altüst oluyor. Beyaz Diş'in tanrı olarak adlandırdığı insanlardan yediği dayakları, gördüğü işkenceleri ta içimde hissettim. Gözyaşlarımı tutamadım.Yaşadıkları yüzünden insanlardan nefret eden Beyaz Diş daha da zalim oluyor.
Okurken hep umut ettim zavallı kurdu seven, birazcık da olsa başını okşayacak bir insanla karşılaşmayacak mı diye. Ve kitabın sonlarında içim rahatladı. Nihayet Onu seven biriyle karşılaştı Beyaz Diş ve bu sevgi onu değiştiriyor. Sevgi her şeyin ilacıdır diye boşuna söylememişler.
Jack London bu eserinde şunu gösteriyor: insan kadar vahşi yaratık yoktur. İnsan dışında doğadaki tüm canlılar kurtlar, vaşaklar,gelincikler... yaşamlarını sürdürebilmek için iç güdüsel olarak avlanıyorlar ama insan öyle değil çıkarı için yapamayacağı kötülük, zalimlik yok.
Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Beyaz Diş dayak yerken işkence görürken kitabın içine girip Onu kurtarmak Ona için zor tutacaksınız kendinizi...
Bir kurt üzerinden, bütün evrenin işleyişinin anlatılışı, mükemmel. Bir hayvanın ruh hali, ancak bu kadar anlatılabilir. Ancak bu kadar empati yapılabilir.
Yazarın dünyayı bir kurdun gözünden bu kadar gerçekçi nakletmesi müthiş. Keza doğa betimlemeleri de çok kuvvetli. İnsan ırkının vahşi hayvanlardan geri kalmadığını vurgulayan eserde sevgi ve sadakat olguları incelikle işlenmiş. Aslında yazar alegori de yapmamış, evrenin özünü yalınlıkla, içgüdüleriyle, kendi kanunlarıyla olduğu gibi yansıtmış.
Tipik bir Jack London kitabı, belki de yazdıkları arasında en ünlü kitabı ama en güzeli mi tartışılır, bunun sebebi okuduğum bütün kitaplarının birbirinden güzel olması, hangisini önce yazdığını bilmemekle ve şu an bakmaya üşenmekle birlikte "vahşetin çağrısı" adlı kitaba çok benziyor şu ana kadar 6-7 kitabını okudum amacım bütün kitaplarını okumak, pişman olduğum beğenmediğim bir kitabı olmadı henüz, favorilerim ise "ademden önce" ve "suikast bürosu", keyifli okumalar.